Monday, October 27, 2008

kapanmis

umrumda degil!
ben zaten size yazmiyordum ki!

Saturday, October 25, 2008

Fatih Terim: -Alin terim

Imparator 110bin YTL`den 260bin YTL`ye cikacak maasi icin bir sey der mi bilmem ama ben derim. Hassiktir derim ne yazik ki. akliniz aliyor mu? 260 bin YTL!!!

adam nobeli aliyor, odulu 1 milyon 200 binYTL...

Thursday, October 23, 2008

futboldan anlamam

Futboldan anlamam. Anladigim tek sey gelisim ve degisimdir. Oysa futboldan anlayanlar "galatasaray kupalarin takimi" gibi laflar ediyorlar ya sinir oluyorum. Lan salak! Bu takim degismiyor sanki, statik! Ayni hoca, ayni futbolcular, ayni yonetim... Bulent`in oynadigi 2000 senesinin takimiyla ayni takim ya bu, havasi sinmis ustune..

mal bunlar! bu mallari izleyerek onlara para kazandiran bizler de maliz. bir de uzerine zaten izleyerek para kazandirdigimiz, bizim var kildigimiz, yuvarlak boku sagdan sola attiklari icin trilyonlar kazanmalarini sagladiklarimizin oyunlarini da bize parayla "sifreli kanal" diye satiyorlar ya.

Lan bu kapitalizm harbiden cakal!

Salonda rezalet!

Ergenekon davasındaki "salon rezaleti"ni gördünüz... Eminim, bugün bütün köşe yazarları enine boyuna bu konuya değinecektir. Gelin ben size, bir başka "salon rezaleti"ni anlatayım.

*

Türkiye'nin gözü kulağı İstanbul'daki "salon"dayken, Ankara'da bir başka "salon"da, Türk Dil Kurultayı vardı...

Başbakan kürsüye çıktı, Türkçe'nin "ana sütü"ne benzediğini belirterek, "katışıksız ana sütüyle, şiirler söylediğimizi, fermanlar yazdığımızı, devletler kurduğumuzu" anlattı.

Ve sözü, beş gün önce kaybettiğimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya getirdi...

"Türkçemizin abideleşmiş şairi, sadece şiir solumuş, Türkçe'nin zengin imkánlarıyla bu topraklarda nehir gibi akıp gitmiştir" dedi.

Sonra da, "Türk Dil Kurultayı'nın manasına uygun olarak, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Sanat isimli şiirini okumak istiyorum" diyerek, okudu:

"Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek... Bizim diyarımızda da bin bir baharı saklar... Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek... İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar."

*

Salon yıkıldı adeta...

Aralarında Cumhurbaşkanı ve Türk Dil Kurumu Başkanı'nın da bulunduğu davetliler dakikalarca ayakta alkışladı.

Gözler yaşardı...

*

Tek pürüz vardı.

İkisi de üç isimli ama...

O şiir, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın değil.

Faruk Nafiz Çamlıbel'in!

(Y.Ozdil, hurriyet, 21 Ekim 2008)

film dedigin nasil olmali

Bu dunya gelismedigi, insanlar hala "ye, ic, sic, sevis" adina yasadigi icin kitap falan okumayin dostlar. Zaten gorunenin arkasindakini de aramayin. Sittir edin ya!

film dedigin soyle olacak: 1 erkek, mumkunse 2 kadin. Hatta bu erkek evli falan olsun, artist olsun; sanatci yani. Kizlar arkadas olsun. Sevissinler bunlar; bircogumuzun rahatca soyleyemedigi seyleri soylesinler:

- Seninle ve arkadasinla seviselim aksama
-- Evlenecek misin? Olabilir, ama aski yasamalisin

durun bakin aklima ne geldi? Bunlarin hepsi ingilizce konussun ama aksanli olsunlar. Altin Ayi`ya gidecekseniz fransiz ve ispanyol aksani iyi is yapar. Esmer kiz, sarisin kiz ve kumral erkek uclusu bugune kadar iyi "nokta"lara parmak basmistir.

filmin ana konusu da yan konusu da ciplak beden, seks, opme koklama olsun. Araya diyalog yazarsiniz. Koskoca porno sektoru boktan filmlerine korsan hikayesi yazdigina, anadan dogma pornocular kraliceler gibi rol yaptigina gore sinema icin kucak dansi yapmis sanatcilar o kadarini alasiyla yaparlar.

Sanat dedigin nedir ki zaten! Rahat olacaksin dostum Osman!

Friday, October 17, 2008

Ucuzluk

Erkeklerden bahsediyorum. Ya ne olacakti? Kadinlarin durumu farkli. Pazar olmasa arz olur mu? Galbraith soyle anlatir paranin icat edilmesini "Lidyali kadinlar Drahoma biriktirebilmek icin kendilerini satmaya baslamislardi". Ne yazik ki hayat boyledir. (Nokta " " isaretinin hem icinde hem de sonunda olmaliydi biliyor musunuz? Bu, cok derin bir gramer kuralidir. Herkes bilmez. Ben de bilmiyordum, bakmayin. Ne zaman ki "bir kelime bir islem" programindaki sirma sakalli amcayi dinlemeye basladim, sonrasinda ogrendim. Garip degiller miydi? Ellerinde sozluk olan ve bir tanesi Sn.Omer Urundul`e benzeyen bu amcalar Turkcedeki tum kelimeler hakkinda ahkam kesme hakkina sahipti. Devlet televizyonu TRT onlara bu hakki vermisti. Velev ki amcalar "Kurt diye bir kelime yoktur" deselerdi? Aman Allah! Yetis Ahmediiiiim Altanim!!!)

Kadinlarin durumlari erkeklerdendir; midir? Kim alir kim satar? Kim nesini satar? Ne ilginc, ne aci. Gelismedik; medeniyet falan hikaye! Kadin satislari ile erkek satislari ortada. Hala "damsiz almayan" barlar; kadinlara indirim yapan swinger club`lar var. Oyleyse, kadin olmak "pay off"u fazla bir sey! Bunun sebebi de iyi bir kadin ile iyi bir erkegin sevisebilecegi insanlarin karsilastirilmasinda gizli. Iyiden kastim maddi anlamda; hani teyzeler der ya penyeler icin: "bunun yeri iyi" diye. Hah, iste ondan! Ben secerim, kadinin da penyenin de iyisini. Penye dedigin sunmeyecek iki yikamada; kadin da oyle degil mi? Sorarim; kim sever iki sevismede follos olmus kadini? Yapmayin; leyla mecnuna kaymiyor muydu? Hos degil ha! "kaymak" deyince hos gelmiyor da sevismek deyince daha "kibar" oluyor ha? Hadi ordan; birileri sevismek demis otekileri sikmek! Ayni sey kardesim. Dunyanin butun kadinlari, size sesleniyorum: Birlesin! Ayaklanin. Am-alariniz kiymetli. Kiymetini bilin; ucuza gitmeyin! Hayirdan oncedir bu amalar. Sonra da belkiler gelir...

"When I was a little boy I had a dream: called we police they should help." Bilir misiniz bu grameri? Bilmezsiniz tabi. Ogretmediler ki! Ahmet Buhan da ogretmedi matematik alistirmalari kitabinda. Zaten, bizim turistten anladigimiz koca memeli, sari sacli ve yesil gozlu; tek amaci sevismek olan ve bu amacla Turkiye`ye gelmis "orospu"dur. Elin "gavur"u neden gelsin kardesim? Neden gelsin Turkiye`ye? Sundan sevgili dostum: cunku ucuzdur. Yok yok; sadece peyniri zeytini degil insani da ucuzdur. Mesela 25 yasinda bir kurt 55 yasinda sisko bir ingilizle evlenmek ister: Kurtulus Ingiltere`dedir! Kurtar beni; save me baby! Kirac`in dedigi gibi dostlar: Yarinimdan umutsuzum, raziysan gel benimle...

Ya da eskilerin dedigi gibi: "inter arma enim silent leges"

Vah sana Abdullah Ocalan vaaah!

"...Bu olay müvekkilimizin anlattığı şekliyle şöyle gelişmiştir: İmralı Cezaevi'nde bulunan müvekkilimizin odası, 'arama yapacağız' bahanesiyle görevlilerce dağıtılmıştır. Müvekkilimizin bu duruma itirazı üzerine kendisine, 'Sus, sen konuşamazsın, bir kelime bile konuşma hakkın yok' denilmiş, akabinde iki görevli kollarına girerek, müvekkilimiz yan odaya götürülmüş, bir görevli de arkadan sırtına bastırmak suretiyle yere çökmesine yol açmışlardır. Müvekkilimiz bu durum karşısında, 'Bu uygulamadansa beni öldürün daha iyi' demesi üzerine bir görevli 'Ona da sıra gelecek' şeklinde açık tehditte bulunmuştur."

PKK gazetesi yazmis... Ne buyuk dert cekiyorsun. Yazik sana! Zaten bu ulkede demokrasi yok kardesim! Mehmet Altan, Ahmet Altan hatta olmadi Cetin Altan; yetisin kiiiiiz! Apo`nun sirtina basmak suretiyle yere cokturmusler!

Wednesday, October 15, 2008

delikler

Iki tane kotum var. Bir tanesi siyah. Oburu mavi. Ikisi arasinda belirgin farklar var. Siyah olan eski ama aslinda yeni. Eski dursun diye yenisini aldim. Digeri yeni. Zaten yeni almistim. Bir gun birini giyerim baska gun digerini. Ertesi gun giymem cogu zaman digerini. Bunlarin bir tane de kemeri var. Ikisinin de tek bir kemeri var. Kemerin de ikiden fazla deligi. Siyah olan ikincisini mavi olan birincisini seviyor. Ikincisi mavi olani burusuk gosteriyormus. Kicim da sikayetci oluyor bu durumdan. Siyah olan ise birinci delikle pek mutlu. Ikisinin de pacalari yere degmiyor. Mavi olani birinci delikle giydigimde huzursuz oluyor donum. Lastik kismi gozukmesin diye uzun seyler giyiyorum uzerime. Kollarimi kaldirmazsam sorun yok.

- 3 dakika daha caldim

Monday, October 13, 2008

Parti programlari

Herkes duzgun bir seyler yazmamizi bekliyor; haklilar da! Aktutun 3 kere basilmis; Tuncay Ozkan 32.Gun`e cikip bas bas "parti kurup 16 milyon oy alacagim" demis; Osman Pamukoglu`nun aciklamalarina Tayyip Erdogan "sehit kanlari uzerinden siyaset..." diye laf atmis iken asktan meskten ne soz ediyorsun herackles kardesim? Nerede yasiyorsun sen?

O zaman gelin parti programlarindan konusalim. Sevgili arkadasim Engin ile Pamukoglu`nun programinin ne kadar ciliz oldugu uzerine konusuyorduk ki dedim bir de gidip diger partilere bakayim.

Bizimkiler biraz okuzdur. Parti programinin gazeteciler disinda okunmadigini bildikleri icin aydan inen cumlelerle kurarlar. Bence parti programi 3 cesit olmalidir.

1. Herkese hitap eden:
Burada amac kisa ve oz sekilde "durum nedir, biz gelirsek ne olacaktir"i anlatan ve 30-40 sayfayi gecmeyen; istenildigi zaman sadece bolum bolum de okunabilecek sekilde internet ortamina konulan bir metin hazirlamak olmalidir. Ayrica bunlari destekleyen "internet afisleri (banner diyelim)" vb. de hazirlanmalidir. Kisa olsun, oz olsun. Bakin; gaykedi yillardir kisacik yazar da sohbetinin derinligine leke mi dustu?

2. Universitelilere hitap eden:
Ortalama 100-150 sayfalik kaynakcali bir metin. Bu metinde terminoloji bir adim yukseltilmeli; benzer sorunlara kimlerin nasil yaklastigi, kendilerinin nasil yaklasacagi acikca dile getirilmelidir.

3. Konunun uzmanlarina hitap eden:
Bunda ise partinin kadrolarinin bilgi birikimini ve yorumlama, uretme surecini ortaya cikartan ve surekli yenilenen en az 250-300 sayfalik; bilimsel icerikli teorilere atifta bulunan ve rakamlar, tablolar, grafiklerle zenginlestirilmis bir metin.

Ama nerde bizde bunu yapacak parti?

yapilir mi?

Arkadasin birisinin cani birkac gundur sIkkIndi. Dedim hayirdir? Anlatmaya basladi:
Bizimkisi annesi ve babasini biraz "uygunsuz" pozisyonda yakalamis. Durup durup:

- Ulan anama yapilir mi bu!

diye sinirli sinirli anlatiyordu.

:-)

Sunday, October 12, 2008

Her iliskide biraz...

Once

"...yani farkli olursak olmaz mi diyorsun? Neden olmasin ki? Bence fark bir ahenktir."

Sonra

"... Bu işin yümeyecegini düşünüyorum... birlikte aynı müziği dinlerken, alışveriş yaparken, yemek yerken o kadar farklı noktalardayız ki.. "

Saturday, October 11, 2008

Herackles de sarhos olur

Onumde Zubrowka; kulagimda kesik cayir:

Aman ben yandım
Yandım yandım yandım
Ellerin köyünde
Aldandım kaldım

:-)

Beyni uyusmus M.A.Birand

Amca Cin`de gezdigi yerleri anlatiyor:

"Ardından, İmparatorların yine aynı büyüklükteki yazlık saraylarına ve oradan da Cennet Tapınağına (Temple of Heaven) geçtik."

Iyi de babacim eger amacin parantez icinde Cennet Tapinagi`nin orjinal ismini vermekse niye Cincesini yazmiyorsun latin harflerle de Ingilizcesini yaziyorsun. Ne alaka?

Thursday, October 9, 2008

helal et

Hz.Muhammed "Ilim Cin`de de olsa gidin" demis; Diyanet "etlerin nasil kesildigi onemlidir; islami usullere gore degilse olmaz" demis.
Yani simdi Allah "Ilim Cinde`de olsa gidin ama islami usullere gore kesilmemisse orada et yemeyin" mi demis?

Islam`da reform olmaz diyenlere de Milli Egitim Bakani`nin su vecis sozuyle seslenerek bitirelim yazimizi:

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “Biz çocuklarımıza öğrencilerimize, öğretmenlerimize, 'ilim Çin'de de olsa gidin alın' demiyoruz. İlim Çin'de de olsa Japonya'da da olsa sizin ayağınıza getiriyoruz” dedi. (A.A., 13 Şubat 2007 )

Donem Baskani Cek Cumhuriyeti

Bizim ulkenin basbakani gerizekali! Onu secen ve hesap sormayanlar da gerizekali!
Nasil bir istir ki 80 milyonluk Turkiye got kadar Cek Cumhuriyeti`nin aylarca kicini yalayacak! Gitmeyenler alinmasin; ben gittim, gordum! (Tam M.A.Birand ve E.Ozkok tarzi bir giris oldu)
Bir boka benzemeyen bir baskentleri var. Gelismemis; ne insanlari ne de mekanlari. Ortada Ceklerden eser yok. Ne zaman ki baskentten cikarsiniz, o zaman bir seyler gorursunuz. Zenginlik yuzlerinden falan da okunmuyor. O sictigimin kisi basina gelirini de kim hesapliyorsa artik!

Simdi bu ve bunun gibi bir ton ulke-cik ile her donem baskanliginda muhabbet etmek zorundayiz. Bakanlarimiz, basbakanlarimiz gidip kic yalamak zorundalar. Bu ne bicim rezalettir!

Simdi iyi de, ben esas Rum Kesimi`ne sira geldigi zaman ne yapacaklar onu merak ediyorum. Hem ulkeyi tanima hem de basina baskan olsun!

Hadi bakalim!!!

Saturday, October 4, 2008

Osman Pamukoglu

Idami geri getirecegini soyledi.

Ne dersiniz? Oy verir misiniz?

Thursday, October 2, 2008

Yerellik...


Kulenin etrafinda gezinirken birden durdum; lan ben ne dinliyorum su anda dedim. Dinledigim parcaya baktim. Sonra donup kuleye baktim.

Ne mi dinliyordum?
- $unu

Talep

su hayattan pek bir dilegim yok.
I ile A`yi mavi yolculuga gondereyim. S ile P`yi Fransa`ya. H, Mus`a gitsin.
Ben de Adana`da metre isi kebap yiyip salgam iceyim.