Thursday, December 31, 2009

öyle bir esti

bugün ne yaşadığımı ya da yarın ne yaşayacağımı yazardım. öyle şeyler, sıradan...
bugün yeni yıl. bir bok bulmam bu saçmasapan kutlamalarda. en güzel meyhane kapalı bu akşam. daha güzel olanı zorla taverna müziği dinletmek istiyor. daha önce sevdiğim kadın yanımda ama arkadaşıyla konuştuğunda daha fazla gülüyor. şimdi sevdiğim kadın uzağımda, bana kırgın. gelecekte seveceğim kadın ise henüz benden haberdar bile değil.
sevgili 2010, senden bir ricam var. mümkünse sevdiğim insanlardan birkaçını öldür bu sene. üz beni, onların ailelerini de üz. birlikte büyük bir buhran yaşayalım. olur mu?

Wednesday, August 19, 2009

"Damsız alamıyoruz bilader!"

Hoşgeldin herackles! Türkiye seni bekliyordu; bekliyormuş...






Evet, kısa süreliğine bir geliş; bir iade-i ziyaret; bir takdim; bir mukaddime! Sana geldim İstanbul, sana geldim Trabzon, sana geldim İngiliz turisti odunla döven Ordu; sana geldim o çirkin İtalyana tecavüz eden bok suratlı herif, sana geldim Emniyet Genel Müdürlüğü, sana geldim Dış İşleri Bakanlığı!..

-)Gelir gelmez kırmızı ışıkta saatte ortalama 90km ile gelen bir aracın altında kalmaktan son anda kurtuldum!

-)Gelir gelmez ilk gittiğim rock barda eleman "damsız bu tarafa alamıyoruz" diye sahneyi çaprazdan gören bir yere koydu bizi! Sahneyi görme hakkını elde eden (d)AM sahibi insanların (d)AMCIKLARI ise kafam kadardı! Herife "ne yani, gecenin bu saatinde kız arkadaşımızı mı arayalım yan tarafa oturmak için" dediğimde espriyi anlayacak zeka kırıntısını gülücüğüne yansıttı ama nafile; emir kulu ne de olsa!

-)Gelir gelmez belgede açıkça yazılı zıkkımın yazdığı gibi olduğunu gösterebilmek için tam 5 saat uğraşıp internetten bakılabilen bir şeye "Bakan onaylı" şahıs ile bakıp "Hmmm! Cidden doğruymuş bu be yav!" dedik; yetmedi resmi yazıyla bunu devlet-i aliyye'den tasdikli hale getirdik.

-) Gelir gelmez ilk toplantımı söz verildikten tam 7 gün sonra yapabildim! Sürekli ertelendi, işler çıktı. Plan, program hak getire!

-) Gelir gelmez eve sığamadım! Yatacak yeri zor buldum! Baba parasında nakit bazında azalmaya maruz kaldım! "Vurulduk ey halkım, bir de sen vur bize!"

Gelir gelmez geldiğime pişman oldum. Sıkıntıdan çiğ köfteye ve masturbasyona verdim kendimi. Ramazan da geliyor, bileğe kuvvet!


Sevgi ve hasret ile kucaklar, gözlerinden öperim!

h.

Thursday, July 23, 2009

Yürü be Unakıtan abim! Bende bu soyadı olsa UN işine bile girerim!

2001: Abdullah Unakıtan, annesi Ahsen Unakıtan, kız kardeşleri Zeynep Unakıtan Basutçu ve Fatma Unakıtan ortaklığında AB Gıda kuruldu. İlk kurulduğunda Balıkesir ili Manyas ilçesi Yeniköy mevkiinde faaliyet gösteren kabuklu yumurta üretim tesislerinde sadece 2 adet tavuk kümesi, yumurta saklanan soğuk hava depoları ve civciv büyütme kümesi bulunuyordu.

2003: A.B Gıda, tam hasat zamanı düşük gümrük tarifesiyle 4 bin 400 ton mısır ithal edince piyasa kötü etkilendi. O dönem Maliye Bakanı olan Kemal Unakıtan, “Mısırları tavuklarımız için ithal ettik, sürekli yiyorlar” demişti. Abdullah Unakıtan mısırı gümrük vergisi yüzde 20 iken ithal etmiş, ithalatın ardından vergiler önce yüzde 45’e, sonra da yüzde 70’e çıkarılmıştı. Bu sayede Bakan’ın oğlu Abdullah Unakıtan’ın 360 milyar lira kazandığı iddia edilmişti.

2004: Avek ve Serab Gıda şirketlerine ortak olan Unakıtan’lar bu şirketlerdeki hisselerini devretti.

2005: A.B Gıda, Bandırma’da 2.5 milyon TL’lik yatırım için Hazine’den teşvik belgesi aldı ve KDV istisnası ile gelir vergisinden muafiyet kazandı. Zaten şirket de en büyük atılımını bu yatırım sayesinde yaptı. Yılda 60 bin fosforik asit işlenmeye başladı. Food Grade Fosforik Asit Tesisi Türkiye‘de bir ilk oldu. Fosforik asit rafinasyonu ile gıdada kullanılabilir fosforik asit üretimine de geçildi. Özellikle kanatlı hayvanlara yönelik yem sanayinde kalsiyum ve fosfor kaynağı olarak kullanılan maddeler üretildi. Şirket yıllık 72 bin ton üretim kapasitesi ile yurtiçinde liderliğe oynadı ve Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine de ihracat yapmaya başladı.

2005: Türkiye’de bir ilk olarak fosfat tuzlarından biri olan STPP (sodyum tripolifosfat) üretimine başladı. Bu ürün özellikle deterjan ve seramik üretiminde yaygın şekilde kullanılan bir ürün olarak biliniyor.

2005: Telemobil adlı şirketin yönetimine Unakıtan kardeşler geçti.

2005: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan‘ın kızları Zeynep ve Fatma Unakıtan, A.B Gıda‘nın Avrupa yakasındaki dağıtımını yapmak üzere FAB Gıda’yı kurdu. Abdullah Unakıtan, Şenol Ayvaz ile birlikte SAB Makine Limited şirketini kurdu.

2006: Kuş gribinin Türkiye’yi kasıp kavurduğu bir dönemde A.B Gıda’nın pastörize yumurtası marketlerde yerini aldı. Pastörize yumurta pazarının yüzde 90’ına sahip şirket, kuş gribi döneminde 1 haftada 1 milyon kutu ürün sattı. 2005 yılının başına kadar yumurtanın KDV‘si yüzde 8, likit yumurtanınki ise 18 idi. Abdullah Unakıtan‘ın sahibi olduğu A.B Gıda, likit yumurta yatırımı yapmaya başlayınca KDV de yüzde 8’e indi.

2008: Enerji alanında büyümek için Zeynep Unakıtan’ın büyük ortak olduğu ZİA Enerji şirketi kuruldu.

2008: A.B Gıda Sanayi A.Ş., Bandırma’da 600 MW kurulu güce sahip termik santral kurmak üzere EPDK’ya lisans başvurusu yaptı. Enerji uzmanları, Unakıtanlar’ın yapacağı yatırımın maliyetinin en az 600 milyon dolar olacağını vurguladı. EPDK santral için gerekli izni kısa sürede verdi.

2008: Abdullah Unakıtan, Başbakan Erdoğan’ın Davos çıkışından sonra ünlenen ’One Minute’ sözünü markaya dönüştürmek istedi. Babasının ABD Cleveland’daki kalp ameliyatından dönüşünde Abdullah Unakıtan bu isimle ilgili tescil başvurusunu geri çekti.

2009: A.B Gıda bünyesinde 7 bin 750 metrekarelik bir kek fabrikası kuruldu.

(Horriyet, bugun, ertugrul ozkok onaylı!)

Tuesday, July 14, 2009

geldi catti


Tam da boyle kaldim iste! Bir yerde 4 senelik hayatin, bir yerde 20 senelik deneyimin; ne halt edeyim ben simdi... Aglamaya gidiyorum, bile bile; ama gitmezsem de aglayacagim. Ben hep aglayacakmisim demek ki. Tesekkurler Allahim!

Wednesday, July 8, 2009

Bu video da ne ayak!

Bazen kirlarda kosacaksin coskuyla, bazen yalnizliga meydan okuyacaksin sanki bir gule asik bulbul gibi. Sen, ey genc adam; susuz mu kaldin; issiz mi kaldin, aman aman! aheeeey ahey!

Sunday, June 21, 2009

yine ayni hata

Iki yil once harika baslayip rezalet biten bir iliskinin kahramani olarak gecen hafta diger kahramanla karsilastim, dun birlikte disari ciktik ve bugun saat 4'e kadar bana kendisinin sevgilisi oldugum hissini yasatti. Daha once de boyle yaptigi icin tecrubeliyim, kendimi kaptirmiyorum. Kaptirmiyorum, hayir canim ne munasebet! Tabi ki umrumda degil; evet, hos birisi ama ne demisler "sutten agzi yanan yogurdu ufleyerek yermis".

Ayrilirken:

- See you around

demeseydi...

Saturday, June 20, 2009

Goz yaslariyla...

.


Yavuz Turgul & Sener Sen ikilisi cok aglatmistir beni; Kurtulus da. Artik Devrim Arabalari'ni de bu listeye aliyorum...

--
Birinci yer
http://rapidshare.com/files/243831512/upinddevarlari.part1.rar
http://rapidshare.com/files/243851949/upinddevarlari.part2.rar
http://rapidshare.com/files/243890146/upinddevarlari.part3.rar
http://rapidshare.com/files/243906711/upinddevarlari.part4.rar

Alternatif yer
http://sharebase.to/files/Vz671G97ub.html
http://sharebase.to/files/64QY6z0vth.html
http://sharebase.to/files/2T8ZFUKU87.html
http://sharebase.to/files/EGvK48USjx.html

parcalar birbiriyle uyumlu, boylece ikisini rapidden ikisini sharebase'den indirebilirsiniz. Paraniz varsa orjinalini alin, yoksa buyrun izleyin. Alinti "www.sharebus.com" adresindendir.

Friday, June 19, 2009

Raki adabi: "Doldur abi, oyle olmaz!"

-Bok, olmaz!

Benim bir arkadasim var. Sevgilisi var bu arkadasimin. Aldatir, surekli aldatir kizi. Sorsam "aynisini o yapsa ne olur? diye, hemen celallenir. "Peki bu yaptiklarini duysa" dedigimde de "kesin biter" diye cevap verir. E o zaman sen bunu aldatiyorsun, utanmiyor musun? Yok, utanmaz cunku "o baska bir sey, bana simdi kos gel dese daglari deler de gelirim" der. ona suphem yok; her gece deliyor o daglari zaten!

Delikanli tayfasinin bu guzide ismi raki icerken "oyle az olmaz, doldur yarisina kadar; baska turlu icemiyorum" der; doldurunca da kadehi her agzina goturdugunde yuzunu eksitir. Ulan pezevenk, icemiyorsun iste! Delikanlilik mi bu? Ben de eskiden icemezdim; sevmezdim kokusunu bile ama simdi icerken sanki bal yiyormusum gibi geliyor; seviyorum tadini, hosuma gidiyor. Gitmesine gidiyor da senin gibi kadehin yarisini bogma ile doldurmuyorum; icemem cunku o zaman...

Kendini bil, haddini bil ve her seyden onemlisi edebini bil!

Soyun Ertugrul Soyun

Konunun uzmanı Hıncal Uluç izin verirse Ayşe Arman'ın Hello dergisine verdiği ve Hürriyet tarafından cüretkar bulunup, 'Ayşe Arman'ın cesareti' başlığıyla sunulan pozları değerlendirmek istiyorum.
Evvela... Bu pozların nesi cesur anlayamadım?...
Benim bildiğim, ne kadar manken, model, şarkıcı varsa, bu pozlardan daha cüretkar pozlar verdiler.
Soyunup dökünüp poz vermek, gazeteciliğe dahil olmadığına göre, o vakit soyunan her fotomodelin Ayşe Arman'dan daha cesur olduğunu söyleyebiliriz.
Yok, Ayşe Arman'ın soyunması gazeteciliğe dahil ise, o vakit, memleket sathındaki bütün fotomodel kızlarımızın Ayşe Arman'dan daha cesur gazeteci olduğu kesinleşir.
Ayriyeten...
Soyunan bir gazetecinin, fotoğraflarında photoshop yapılmasına izin vermesini de cesaretle pek bağdaştıramadım.
Gerçeği örtmek, gazeteciye yakışmaz. Ben Ayşe Arman'dan 'işte budur gerçek; bu sivilcem, bu çatlağım, bu da selülitim' diye ortaya çıkmasını beklerdim.
Nedense, Ertuğrul Özkök soyunup, Hello dergisine poz verirse, Ayşe Arman'dan daha cesur olacağını düşünüyorum.
Hürriyet'e tiraj olarak döner mi bilmiyorum, ama daha çok konuşulacağı katidir.
Özcan Deniz de yapmıştı... Neden olmasın?


(Atilgan Bayar, Aksam, bugun)

Monday, June 15, 2009

Tesekkurler Istanbul

Kadir abi ikinci kez secildiginde saga sola astirdigi martili ve guzel denizli Istanbul fotograflarinin altina bu sozu yazdirmisti.


Tam 15 sene Istanbul'u yoneten ve 5 sene daha yonetecek olan bu zalimler Marmara'da ne yapamamis:

  • Tarabya’da mililitrede 3 bin 500, Caddebostan plajında 14 bin 500, Bebek’te 2 bin 500, Emirgan’da ise 2 bin 800 kolibasili çıktı.
  • Yüzme sırasında deri, ağız ya da burun yoluyla alınan kirlilik enfeksiyonlara neden olabileceğine dikkat çekildi.
  • "Temiz" diye nitelendirilebilecek herhangi bir plajda 1000-2000 arası mikroorganzima bulunması ve mikrooorganizma oranı bu sayıyı geçerse “Burada denize girmek sakıncalıdır” levhasının konması gerekir. Bütün bir Boğaz boyunca denize girmeye uygun bir özellikte plaj yok. (NTVMSNB-bugun)
Vaziyet budur!

Sn. Gerizekali, sana seslenmeden bitirmeyeyim yazimi. Ulan bundan oncekiler berbat etti diye Istanbul'u, bunlara da ehliyet mi vermis oluyorlar? Sana ne eskiden kimin ne bok yediginden! Ati alan coktan vekil olmus, sen 15 senedir bok yiyen yoneticilerden hesap sorsana!

Sunday, June 14, 2009

Herkesin anasi bir kere ölür!

Mustafa Özarslan-Erzurum Dağları (Tayfun Talipoğlu)

Friday, June 12, 2009

Banu Avar ve yanlis tesbitleri

.
Bir seyler yazasim yoktu ama ne zamandir ugramadigim Okan Yuksel'i, Gaykedi uzerinden ziyaret edince kendisinin Banu Avar ile roportajini okuma sansim oldum. Ellerine saglik, gercekten kar amaci gutmeyen bir yazarin kendini gelistirmek icin bu kadar cabalamasi takdiri hak ediyor, haddimize ise eger.

Neyse, bu girizgahtan sonra Banu Avar'in yanlis tesbitlerine gelelim:

Evet, ben de bircok insan gibi Avrupa'nin kirli yuzunu(!) Banu Avar'in TRT'deki programlarindan ogrendim; kimlere neler yaptiklarini, nasil iki yuzlu olduklarini, aslinda Turkiye'den ne kadar nefret ettiklerini vb. her turlu tarafli bilgiyi o guzel sunumu ve heyecanli muziklerle bezenmis programlarindan takip ettim. Sonra birgun ver elini gavuristan deyip bir de kendi gozlerimizle gorelim dedik. Gorduk! Pek de ayni fikirde olmadigimizi soylemek isterim. Farkli olan seyleri "kötü" olarak gostermenin sebebini bilememenin saskinligi ile kendisini rafa kaldirmisken su veciz sozleri ile karsilastim:

"Batı bitmiştir! Son kırk yıldır bir tek yazar, bir tek müzisyen, bir tek ressam çıkartamamıştır Batı. Kültürel olarak can çekişiyor. Bilimsel araştırma yapan insan yok Batı’da."

Yukaridaki cumlenin tamami ile ilgili ahkam kesecek degilim. Yazarlar, muzisyenler ve ressamlar buyursun konussunlar. Benim meselem sanat ile degil bilimle. 

Bati icin "bilim yapan adam yok oralarda" demek gercekten kotu bir analizdir. Banu Hanim'i sevmesem "cahilce, capsiz ve maksati nefreti koruklemek olan bir laftir" derdim. Bati'da bilim yoktur da ne demek? Oyle bir bilim var ki adamlar hala elin Cinlisini, Hintlisini egitip ulkesine geri gonderiyor; orada bilimin gelismesine katki veriyorlar. Buyrun; Stockholm Universitesi, Paris 1 Universitesi, Rotterdam Universitesi, Pompeu Fabra Universitesi vb. bakin bakalim, akademisyenlerin memleketleri neresi? Bilim adamlari hangi ulkenin insani? Vatandasi falan demiyorum, sonra sulanir mesele. Pompeu Fabra'da has Ispanyollar calisiyor, Stockholm'de Isvecliler; Zurich'teki disciler de Isvicreli! 

Yapmayin canim; gencleri bilgilendirin ama size guveniyorlar diye de maksadinin ne oldugunu analiz etmekten utanacagim fikirlerle doldurmayin kafalarini!


Friday, June 5, 2009

Ne guzel ozetlemis gavur!

Sarhos yatip, sevisme sonrasi yorgunluguna yenik dustugum sabahlar icin: Hepiniz ayni seyi soylediniz...

Said the moon was ours, yeah
Said the moon was ours, the hell with the day
The sunlight is always gonna take love away
Brings up suspicions and alibies
But I can see blue, tear-blinded eyes
Lies, lies, lies, ohh lies

I got a stone where my heart should be
I got a stone where my heart should be
And nothing I do will make you love me
Id leave this time, break all my ties
Be no more use for any disguise
Lies, lies, lies, ohh lies

I wanna die without pain
I wanna die, oh, without pain
All this desception I just cant maintain
The sun, moon, the stars in the sky
Itd hurt me too bad if you said goodbye
Lies, lies, lies, ohh lies

Bu yazi sana, kiymetini bil!

"Milleti göt etmeye bayilirim. Biriyle tanisinca hemen göt etmek isterim. Nadiren birilerini edemem."

Hassiktir lan! Sen git de Ugur Dundar receteni tazelesin!

Wednesday, June 3, 2009

Bilim Adaminin Farki: yorum FARKI

Yorum Farki'ni biliyorsunuzdur; Kongar ve Barlas tartisma adabini ogretiyor. Bazen gerilseler de hayranlikla izliyorum. Bugun dikkatimi bir sey cekti; ne zaman Kongar bir analize girse "3 tane surec var: 1.." ya da "Bunun 4 tane onemli ayagi var: 1..." diye analitik bir dusunce sistemine yoneliyor. Bilim adamliginin da farki bu zaten!




*Farki dedik; iyidir, kotudur demedik!

Monday, June 1, 2009

Gerizekalilar


Kadin geliyor diye bagiran su manyaklara bir bakin! Ulan kim geliyor? Aralarinda 40 yaslarinda amcalar falan da var! Elin orospusu degil mi bu? Kizin, kardesin, sevgilin boyle olsun desen kac tanesi ister? Erkek milleti bir yatimlik keyif; kiz milleti de bir atimlik tirnak ister herhalde!

Artik bu isin bir anlami olsun ya! Kim ki bu orospu da ulkemizi begeniyor, begenmiyor!

Hayir isin daha da sacma kismi: bu kariyi cagirmislar otele, kari sey diyor "Bir otele gelmistim..."! Kari geldigi otelin ismini bile hatirlamiyor! Mesele onunla birlikte otelin adinin anilmasi, zaten mesele bu...

Sonra efendim Furkan isminde, Kur'an suresinden ismini almis bir arkadasi da sormus: "O, orada mi? diye"

Bir bakin, konusmasina falan! Bizim "Selin"den ne farki var Avrupa Yakasi'ndaki. 

Allah sizi! Ya Acun, seni de seviyorum; sevmesine seviyorum da ne yapacaksin, para kazaniyorsun abi! Ekmeginin pesindesin!..

Bunu yazarken yine duydum: "What's up Istanbuuuul" Heeyaaa... Thaaank youuu" diyor! Ulan biz bu kariyi sevgilisine yaptigi oral seks ile tanidik! Neyini biliriz baska?

Thursday, May 28, 2009

Musluman oldum oyleyse

Once:



Sonra:



Birilerinin su ise care bulmasi lazim. Neden Hristiyanliktan Muslumanliga gecenler kiyafetlerini col sicaklarina uygun sekilde degistirme, sakallarini en az 30cm uzatma geregi duyarlar!

Wednesday, May 27, 2009

Bana degil...

"Hocam bana karsi gelmiyorlar, Allah'in adaletine karsi geliyorlar! Ben mi istedim basortuyu?"

Bunu diyen 17 yasinda, Kozan'daki odul toreninde odulunu turbanli oldugu icin alamayan (ya da turbanli oldugu icin, turbaniyla odul torenine geldigi icin odul torenine alinmayan) kiz. Goz yaslari, huznu, haksizlik demesi vb. her sey tamam ama bu son sozu uzerinde cok ama cok dusunulmesi gereken bir sey.


Sunday, May 24, 2009

"Kocagim, istersem kolem olursun"

Ne gerizekali laf lan bu! Inci hanim da INSEAD'da egitim gormus ustelik, sanirim parayi basmis. Siyasal'a da ugramis ama ne okumus bilmiyoruz.

Boyle gerizekali kitaplardan oldum olasi nefret etmisimdir. Simdi, bu kitaba para bayilacak bayan salak! Eger erkek de bu kitabi alabiliyorsa ne "puf"u kaldi bu isin? Lanet olsun laneeet! Bes para etmez boklar para kirmanin yolunu bulmus. Ama and olsun ulan! Ben de ayni salaklari daha iyi keklemezsem zamani geldiginde!

Saturday, May 23, 2009

Sormustu

Sevgilimle cikacagimiz yemek oncesi sormustu:

Neden gozlugunu almadin?
-- Ben miyopum ama!

Recete

.
Size 1 bebe, yarim kalip b.p., bir ufak k. yaziyorum. Sifa versin...

link veriyorum

------>>
------>>


canim cekti ya! size ne....

Cengel

EÜ Organ Nakli Merkezi'nde karaciğer nakillerini Prof.Dr. Yaman Tokat başlattı. Tokat 1994’te başlattığı karaciğer nakillerinde önemli başarı elde. Merkez, Türkiye’nin bir numarası olurken, Prof.Dr. Tokat’a özel sektör çengel attı. Nitekim Prof.Dr. Tokat transfer tekliflerine daha fazla karşı koyamadı ve 2004'te Prof.Dr. Yıldıray Yüzer ile birlikte İstanbul'a Florance Nightingale Hastanesi'ne gitti. . (hurriyet, bugun)

"Cengel atma", "daha fazla dayanamama"... Lan bir siktirin gidin agiz yapmayin! Elemanlar paranin anasini satiyor; tuccar bunlar ya! Doktora saygi gosteriyoruz ama feci de korkuyoruz. Erkeksen kalp ameliyatina ikinci kere girecek doktora, aldigini bile bile, bicak parasi verme! Göt ister!

Her yerde boyle bunlar. Memleketteki curumeden nasiplerini bir doktorlar mi almamis! Hem de suistimale, devleti dolandirmaya bu kadar musait bir meslek dali. Emekli Sandigi oduyorsa yaz disi temizledim diye, kim bilecek... Iki fis fis, tamam!

Friday, May 22, 2009

agzi cok gerisi bok

Bir tane kadin vardi, neler neler soylerdi. Cok konusur, bircok erkegin kendisine hasta oldugunu anlatirdi. Yok istedigimle sevisirimler; yok sunun pipisi kucukler... Uzun zamandir da bana asiliyordu. Biliyorum, firsatini bulsa benimle yatacak hatta sevgili olmaya andi var.
Vakit geldi, imkan dogdu. Ayni yastiga bas koyduk, koymusken de opusmeye basladik. Ben bekliyorum ki yatakta Pamela olacak.

Koyun siksem daha cok keyif verirdi!

Wednesday, May 20, 2009

Tir Soforuysen Almanya'ya Vizesiz Girersin!

Soru:

-------- Original-Nachricht --------
Betreff: Vize Bölümü
Datum: Thu, 14 May 2009 08:56:53 +0200 (CEST)
Von: noreply@info.auswaertiges-amt.de
An: info@istanbul.diplo.de



Dies ist ein Kontaktformular der: Alman Başkonsolosluğu İstanbul

Name: XXXX
Strasse: XXXX
Ort: XXX
Land: XXXX
Telefon: XXXXX
Email: XXXXXX@gmail.com


Merhaba Sayin ilgili,

Bugun Hurriyet gazetesinde (tam metin surada: http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/11645369.asp?gid=229 ) Almanya'ya bilim, sanat ve sportif geziler icin gideceklerden vize istenmeyecegine dair bir genelgenin Federal İçişleri Bakanlığı tarafından cikartildigi belirtilmektedir. Konuyla ilgili olarak -Almanca bilgim olmadigi icin- resmi kurumlarin internet sayfalarindan bilgi alamadigim ve sayfanizda da bu konuda bir aciklama goremedigim icin kararin detaylari hakkinda bilgi almak icin size yazmayi uygun gordum. Bahsedilen genelge kapsaminda kimler, hangi kosullarda ve azami kac gunluk vize alabilmektedirler?

Ilginiz icin simdiden tesekkur eder, iyi calismalar dilerim.

XXXX

--

Cevap:

Sayın XXXX ,

19.02.2009 tarihli Avrupa Adalet Divanı kararından netice itibariyle neyin anlaşılması gerektiği konusunda bilgi talep etmiş bulunmaktasınız. Söz konusu “Soysal” kararının içeriği T.C. vatandaşlarına genel olarak vize uygulamasının kaldırıldığı anlamına gelmemektedir.

Türkiye’de mukim bir şirket için hizmet ifası amacıyla Almanya’ya giriş yapmak isteyen T.C. vatandaşı kamyon şoförlerini Almanya Federal Cumhuriyeti’nin vizeden muaf tutmak zorunda olduğunu Avrupa Adalet Divanı tespit etmiş bulunmaktadır. Ancak, ikamet süresinin 2 ayı geçmemesi ve Türkiye ile yapılan ortaklık anlaşması ek protokolünün yürürlüğe girdiği tarihte Almanya’ya vizesiz girişin mümkün kılınmış olması şartıyla. Konuyla ilgili ayrıntılar şu ara incelenerek idari uygulamaya geçirilmektedir.

T.C. vatandaşlarının başka hangi tür sınır ötesi hizmet ifasında, duruma göre “Soysal” kararına istinaden vizenin kaldırılması gerektiğini ve bunun nasıl amaca uygun olarak hayata geçirilebileceğini Federal Hükumet itinalı şekilde incelemektedir. İlgili hukuksal ve ayni hususların karışıklığı nedeniyle bir müddet zaman alabilecek bu incelemenin bitimine kadar şimdilik halihazırdaki vize ve sınır mevzuatının tatbikine devam edilecektir.

Federal Hükumet açısından sınır ötesi hizmet ifası çerçevesi dışındaki grupların vize mükellefiyetleri konusunda “Soysal” kararına dayanarak farklı sonuçlar çıkarmaya yönelik bir neden bulunmamaktadır. T.C. vatandaşlarının özellikle hizmet alma (pasif hizmet özgürlüğü) amacıyla, mesela turist olarak veya akraba ziyareti yapmak üzere Almanya’ya vizesiz girebilmeleri için “Soysal” kararından kaynaklanan bir hak mevcut değildir.

Saygilarimizla

Federal Almanya Cumhuriyeti Baskonsoloslugu
- Vize Bölümü - Istanbul

Tel.: +90 212 33 46 167
Faks : +90 212 24 52 624
Email: gk.istanbul@sim.net.tr

Tuesday, May 19, 2009

Türkan Saylan öldü

Kina lazimsa gondereyim!

Monday, May 18, 2009

Serdar Turgut'un Anladigi Emperyalizm

"O muhteşem açılış gösterisinden sonra başlayan yarışmada farklı ülkelerden gelen her gruba Amerikan kültürü ve şov anlayışı hakimdi. İngilizce söylemek genel tercih de olunca her ülkenin grubunun gösterisi birbirinin aynı gibi oldu ve hepsi de Amerikan televizyonunda herhangi bir gecede görülebilecek rutin ve kötü bir şova benzedi. Dünyadaki kültür hakimiyetini göstermesi açısından yarışın gerçek birincisi bence Amerika'ydı. Patricia Kaas herkese fark attı kültür emperyalizmine teslim olmayarak." (bugun, aksam.com.tr)

Zaten yillardir Eurovision'a baglanan Fransiz sunucular Ingilizce konusuyor degil mi! Ellerinden gelse tum yarismayi Fransizca sundurucaklar kendini begenmis ahlak yoksunlari!

Monday, May 11, 2009

Artik Birileri Bunlari Dillendirebilmeli

Bu sozu kac kere duydunuz? Ben en azindan 18 kere okudum; kac kere duydugumu hatirlamiyorum. Genelde yeni yetmeler icin soylerler. Bunu diyenler de onlar gibi dusunenlerdir. Mesela Tuna Beklevic cikip "Turkiyelilik" dedigi zaman bu guruh hemen tiklar klavyenin tuslarina "Artik birileri bunlari dillendirebilmeli. Aferin sana Tuna!" Peki kimler der bunlari?
Hemen isim verelim: Ahmet Altan, Hasan Cemal, Mehmet Altan, Emre Akoz, Etyen Mahcupyan...
Sanirim bu kadarlik liste fikir vermistir. Sonra Rasim Ozan isminde birisi cikar; herkesin birbirine girecegi konularda yazar ama oyle boyle yazmaz! Sert(!) yazar, ezber(!) bozar!!! 

Britney Spears'in sesi nasil? Cok mu guzel? Ya nota bilgisi? Kac tane sarki sozu yazmistir? Ya yaptigi muzikler? 
Britney Spears hicbir bok degildir! Onu bu hale getirenler uzerinden para kazanan yapimcilardir. En iyi muzisyenleri tutarlar, en iyi danscilarla sabahlara kadar calistirirlar sonra da cebine 3-5 milyon dolar koyup ne bok yediginin farkina varmamasini saglarlar. Oysa arkada birileri 300-500 milyon dolarlari goturuyordur. 
Britney yeni kaset cikartinca olay olur; tum basin bunu yazar! Sonra kotu gunler gecirir, saclarini kazitir, sarhos olur, paparazziler pesinden kosar, sevgilisinden ayrilir ve hatta bir kedisi bile yoktur! Butun bunlar da haber olur, gazeteler yuzlerce satar, internet siteleri binlerce kere tiklanir. Britney'in ölüsü de dirisi de para eder anlayacaginiz!

Kizim sana soyluyorum, gelinim sen anla!

Saturday, May 9, 2009

Family Guy - Lois

Ne zamandir aklimda; simdi de sizin onunuzde!

Friday, May 8, 2009

Blogmus, sittir lan!

"yada" yazan adamlarin cok okundugu, okundukca gulundugu, gulundukce uzun yasanilacagina inanildigi; ortalama omru 65-72 arasinda bir ulkede yasiyor(d)um.

Zor mu be kardesim? 

Götümün Solculari!

Ankara'da Dost Kitabevi diye bir yer vardir. Eskiden ufakti; simdi buyudu gotu kalkti. 
Ankara'ya gittigim bir vakit Atsiz'in Ruh Adam'ini almak icin bunlara ugradim. Sabahattin Ali olmasina ragmen, ayni donemden Atsiz yok. Neden olmadigini sordum; danisman bana "Satmiyoruz" dedi. Akillari sira solculuk yapiyor, irkci birinin kitabini satmiyorlar.

Iyi de aga, Kavgam ne geziyor orda?

Thursday, May 7, 2009

Kulahimi biraktim senin icin!


Ilk gordugunde asik olmus bu Ivana Abla; kendisi Turkiye'nin "stil ikonu"imis; Amca da parali bir kalin enseli!
Ilk goruste ask dedikleri bu iste: Para bok, sevda cok!

Wednesday, May 6, 2009

Obama negronun allahidir!

Gunumuzde asagilama imis "negro" sozcugu... Allah allah!
Oysa soyle bir dergileri varmis ABD'lilerin: Negro American Literature Forum
ustelik 1967-1976 yillari arasinda da yayindaymis... 

Sizi gidi negrolar siziiiii!

Saturday, May 2, 2009

14 dedik 17 cikti

dayak yiyen cocuk 17 yasindaymis.

Yahu benim bunu hakli cikartmaya calistigim yok, sacmalamayin!
Polisin ne ise yaradigini dusunuyorum. Yetti ama kardesim! On yedi yasindaki elemanin da fiil ehliyeti olsun bir zahmet!

Kendine "Ben niye dayak yemiyorum 1 Mayis'ta" sorusunu  sorabilen yuzlerce insan varken Kurt Ahmet Turk biraz da duzgun konussa bari! 
Bu demokratik toplum zikkimi da kurdistanin sinirlarini cizdigini soyluyor. E bu ne simdi allahinizi severseniz? Neyin demokrasisi? 
Hay ben bu Taraf'in da Zaman'in da!

Ilahi Ozkok!

"Bugün Türkiye’de en az bir "Uğur Mumcu gazeteciliği" kadar, "Ayşe Armangazeteciliği" vardır."

Allah senin belani versin!

Sunday, April 26, 2009

Ahmet Altan CCGH aliyor!

Bu bacak arasi ask romancisinin babasini Hamido yeterince benzetememis ki cocuklari boyle olmus. Gerci gectigimiz senelerde universiteden yumurta atilarak kovuldugu da olmustu.

Simdi, Taraf isimli pacavrada ona buna laf soyluyor. Bunlar oyle "elit"ler ki, Karen Fogg makbuz kesmeden konusmazlar!
Yok efendim Kurt cocuklari kirlarda bagiramazmis! Kufredecegim, musaadenizle!

Be pezevenek! Sen her hafta militanlarina "gorusme notu" diye mesaj gonderen, Turkiye'nin en buyuk teroristinin yasatildigi bir ulkedesin! Sen daha neyin ozgurlugunden bahsediyorsun kavat!*

On dort yasindaki adam orta sonda oluyor. O cocuklar, eger cocuksa, gosteri yapmayi nereden biliyor? Onu oraya gonderen yureksizler ne bok yiyorlar?
Ozel Harekatcilar hatali mi? Evet! Yaptiklari dogru mu? Hayir! Iyi de sen hayatinda her an korkuyla yasadin mi? Sen hayatinda gorev yaptigin sehirde gezdigin uniforman yuzunden her an vurulabilecegin korkusuyla eve ekmek goturdun mu? 
Polis cocugu oldun mu Diyarbakir'da?

Haaa! O zaman baban gibi gevrek gevrek yazmayacaksin! Yasamadigin acilarin, bilmedigin dertlerin, koklamadigin topraklarin hesabini soracak da kesecek de sen degilsin! Haddini bil, git hayal kahramanlarini sevistir Can Yayinlari'nda!

-.-

ITU

ITU'de soyle bir sey gordum:

"seksi dusunmemeliyim
dusunmemeliyim
memeliyim
meme
oh!"

Sunday, April 19, 2009

birileri yaziyor birileri de seciyor

kim anliyor da neyi seciyor? bloglarin en iyisi falan seciliyor etrafta; ya da yazmayi "yada" sanan adamlar, "yanliz" kaldiklarini sanip yalniz olduklarinin farkina bile varmadan oy atiyorlar.

kerameti kendinden menkul bir is bu "-ki" leri falan yanlis yazmak da cabasi!

Bu ulkede yanlis yere basip da orayi yirtan, sonra baska yere muhru basip bunun da gecerli olacagini sanan; yuvarlaga degil de parti ambleminin uzerine basan insanlar var. 

Turkiye'ye gitmistim bir soluklanmaya, gider gitmez parti damarim tuttu ve sandik musahidi oldum.

Feci, cok feci...

Aysun Kayaci'nin dagdaki cobanla kendi oyunun bir olamayacagini sanmasi cebindeki paradan, namusundaki "yara"dan geliyor. Fotografina bakan herkesin "ulan ne kari be, buna simdi..." diye basladigi cumleler kurmasindan hoslanan bir insan bu! Ne bok olmussa olmus hayatinda, benim de anneannem sokaklarda yatmis; Aysun Kayaci mi olsaymis rahmetli!

Bizim toplumumuzun derdi abazalik ve cahilliktir. O yuzden diyorum ki degerli hökümetimize:

- Ankara'ya deniz yapacaginiza biraz genelev ve okul yapsaniz nasil olur? Inanin verginin dibine vurursunuz. Hele bir de tekel oldugunuzu dusunun; tabi canim, ozel sektore birakmayin. Gerci bunun da suyunu cikartir bazi orospucocugu milletvekili ve bakanlar; tuttururlar "ille de benim anam, benim bacim calissin" diye!

Fazla mi geldi kufur? O zaman Cay TV izleyin! "O pezevenklerin olusturdugu Turk parlementosu" adli lirik calismasiyla yakindan tanidigimiz unlu dusunur Sevki Yilmaz gozlerinizi bugulandirsin!

Wednesday, April 15, 2009

Google'a dava açacak ADD

Yazasım yoktu, düşüncem de. Sırf bu yazı için Türkçe karakterleri yükleyip klavyemi Türkçe'ye çevirdim. Noktanın yerinden ç çıkıyor mesela.

ADD diye bir örgüt var. Bilirsiniz bu bir STK dır. Sivil Toplum Kuruluşu. Ne yerler, ne içerler hepsi bellidir. Bunlar Google'a dava da açarlar, Youtube'a laf da söylerler. Karar mekanizmalarında olanlar 1980 öncesinin gençleridir. Bilgisayar ve dahi ötesinde küreselleşme ile araları da iyi değildir, anlayamamışlardır gördüğüm kadarıyla da. Lakin binlerce AÇIK üyesi olan bir STK'dır. Mali kayıtları da üyelik kayıtları da incelemeye tabidir.

Peki ya Fethullah Gülen Hareketi? FGH'nin hesapları nerededir? Belletmen listeleri var mıdır? Öğrencilerle ilgili tuttukları o yüzlerce kayıt nerelerde, kimlerin elindedir?

Biliyor musunuz?

Haddinizi bilin de konuşun öyleyse! Piçlik etmeyin!

Tuesday, April 14, 2009

ne zamandir yazmadik

cok oldu cidden. yazmadik yazmadim, hala da yazmiyoruz.

"ben eskiden eskiden, su icerdim testiden" minvalinde soylemlerde de bulunmayayim. eski eskide kaldi; yeni bir seyler soylemek lazim cicikom.

playlist'e dikkat edin. hemen bu yazinin altinda duruyor. alin indirin o parcalari. tamam; behiye'den 1 parca ve muzeyyen abla'dan da bir tane silinebilir belki ama gerisi garanti rakilik. sevgilisinden ayrilan falan varsa buyursun, ilaci bende. bogurene kadar aglatirim. 
ailede meydana gelen kayiplar icin ayri bir playlist-im var. onda erkan ogur "pencereden kar geliyor, aman annem gurbet bana zor geliyor" diyor mesela.

herackles 2 sene once 500'un uzerindeki yazisini sildigi zaman koymustu kendi suretini. o zamana kadar da (ve ondan sonra acildigi tarihten bu yana da) kendini gostermedi; yok, gostermemeye devam edecegim. yalniz onun yerine masasini anlatacak:

bir adet 1000´lik yeni raki; evet , ABD'nin ulusal sirketinin cikarttigi. sonra; bilgisayar, eyup sabri tuncer, "fatih-harbiye", yeni raki bardagi (pasabahce), tuz ve kalemlik. hepi topu bu kadar sey. 

Sunday, April 12, 2009

Friday, April 10, 2009

orhan gencebay'i anlamak!

Arabesk diye sirt ceviriyor ya muzik cahili tipler.
Yahu sizin begendiniz Serdar Ortac "ya niye hep dit diri dit diri ayni tip parcalar" diyenler:

- Ne yapayim, 7 tane nota var

demis...

Dil yarasi, dil yarasi...


Monday, March 30, 2009

secim

gavur izmir!
mendebur Ankara!

Kozmo-polit ISTANBUL


buyuk sehirler bolunsun, sehrin icinde yasayanla sehrin merkezine adim atmamislar baska yerlere baglansin.

atasehir'i kuran AKP'ye kapak olsun!

bana da olsun bir kapak...
"Gooookcek Saaaaga Cek" ki Karayalcin daha cabuk ayrilsin sehirden...

Wednesday, March 11, 2009

Maslow'dan haberler

Derindusunce'den Emre Er soyle bir yazi yazmis ve komur vb. yardimlari Maslow'un hiyerarsisine baglamis. Kisaca "ac adam icin oncelik karnini doyurmaktir" demek istemis ama ya bilmeden ya da vakif olamadigindan Maslow'dan bahis acmis. Ben de ufak bir cevap verdim:

Emre Bey,

Yaziniz icin tesekkur ederim; emek vermis, zahmet etmissiniz.
Izninizle, eksik gordugum birkac noktayi sebepleri ile birlikte izah etmek istiyorum:

Oncelikle, Maslow’a yaptiginiz atifin eksik oldugunu soylemeliyim. Hiyerarsinin ilk ayagini ki bu bir piramid seklindedir ve tabandan baslar bu siralama, birlikte ele alalim:

1. Fizyolojik Ihtiyaclar:
1.a. Nefes Alma: Komur dagitarak ve bazi bolgelerde ucuz komur dagitarak bu ihtiyac karsilaniyor mu sizce? Ya da TEMA’nin bas bas bagirdigi 2-B meselesinin sonuclari bu ihtiyaci karsilamaya mi yonelik?

1.b. Gida: Evet, bu yardimlar fakirlerin karnini doyurmasini sagliyor. Yalniz mevcut yardimlarin surekliligi nedir? Ben bu konuda bilgi sahibi degilim. Fakat, ornegin iftar cadirlarinda eve gidemeyen her gelir grubundan insanin -”belesci”ler de dahil- yemek yedigini ve bunun fakirleri doyurmaktan ziyade populist bir yaklasim oldugunu tecrube ettim.

1.c. Su: Sizce, ornegin Ankara’nin suyu temiz mi? Insanlarin guveni kaldi mi? Bakin; Ankara’ya yaptigim kisacik ziyarette insanlarin yemeklerini bile damacana su ile yaptigina uzulerek sahit oldum. Boylesine bir ulkede bu mudur bize reva gorulen?

1.d. Seks: Insanlar, toplumsal baski ve kulturel/dini motiflerle bu ihtiyacin karsilanmasini mumkun kilamiyor; hatta Beyoglu’nda turistlere yapildigi gibi -affedin ama- “azgin” bir kalabalik, ahlaki cokuntunun de etkisiyle seks amacli taskinliklar yapiyor.

1.e. Homeostasi (vucudun ic dengesini korumasi): Bilmiyorum, ayda 10lt sut icemeyen bir ulke vatandasi; hadi birakin onu, temiz su icemeyen insanlar hangi dengeyi koruyabilirler?

1.f. Bosaltim: Altyapinin olmadigi onlarca yer hala vakia iken; metropollerde her yagmurda tasan kanalizasyonlar ana haber bultenlerinin gozdesi iken insanlar rahat olabilir mi?

Bakin, eger bilimsel seyler soyluyorsaniz eksik nokta birakmayacaksiniz; birakmamalisiniz.

Butun bu sebeplerden dolayi yapilanin Maslow’un hiyerarsisindeki ilk basamagi doldurmak degil hukumetteki partinin reklamini yapmak oldugunu soyleyebilirim. Aci olan; kim olursa olsun ayni ucuz yontemi tercih etmistir, ediyordur da.

Sevgiler,

Lan firlama

Muro hapisten erken tahliye olmus; herkes onun en az yirmi sene daha yatacagini dusunmektedir.  Cikar cikmaz kendisine kazik atan Muzo'yu ziyaret eder:

Muzo: Muro! Ne zaman ciktin disari?

Muro: Ben cikali 35 sene oldu! Sen ne zaman ciktin lan firlama!

Sunday, March 8, 2009

Dun Fransizca ve Farsca, Bugun Ingilizce ve Arapca

Bugun Starbaks denilen deyyuslarin mekanindaydim. Sigara icilmeyen ama kahve icilebilen nadir yerlerden birisi olarak ne yazik ki bunlari bulabildigimden baska yere gidemedim.
Kasiyer, Recep Ivedik'in yasadigi duygunun aynisini bana da yasatti sagolsun. Kendisinden "kupa" ile servis etmesini soyledigim kahveyi arkadasina bildirirken "mug'da" dedi. O kadar sinirlendim ki insanlari bu hale getiren sisteme ve kendilerini boyle ucuzca teslim eden calisanlara. Mug denilen bok bizim halis kupanin gavurcasi. 

Sevgili annem "filim gostergesi" dedigi zaman bir hosuma gidiyor; DVD Player diyemedigi icin soyledigini biliyorum ama zihni bu sacmaliklarla dolmadigi icin hala dili adam gibi kullaniyor. Ben olsam DVD Player derdim...
Kendi agzima da!..

Musluman kardeslerimizde de bir adet cikti, artik Arapca laflarla bitiriyorlar konusmalarini; araya Arapca laflar sokuyorlar. Reha Muhtar gerizekalisi Ingilizce kelime soyler, bizim musluman kardesimiz de Arapca.

Eh, her yigidin orgazm olmasi farklidir!

Thursday, March 5, 2009

beni 10 kisi okuyor mudur?

ey okuyucu! Neredesin? Ses ver!

okuyanlardan bildiklerim:

1. Apo
2. Gaykedi
3. Nakhar
4. Taylan

ee? baska var mi? biz bizeysek ona gore yazacagim...

NOT:
Kendime saat aldim 2. el, 15 Ytl ye bende kaldi. Aslinda 15 benim maks. fiyatti ama artiran eleman 5ten didismeye basladigi icin 15te vazgecmis. Bende kaldi. Bir guzel gir guzel anlatamam. Tik, tak, tik, tak... Evet, kurmali :)

Monday, March 2, 2009

Ben bu genclerin

Agzina sicayim!

TRT program yapmis, Talipoglu Tayfun da sunuyor. Farkli universitelerden gencler gelmis. Iclerinde adam gibi konusan 6 kisi vardi:

1. En artisti Kemal Gulpinar'di. Herkesin agzinin payini verdi. Vallahi! Is Bankasi'nin nasil kuruldugunu duzeltti, TBMM zabitlarindan Misak-i Milli konusunda alinti yapti ama bu arkadas bile konu Iskandinavya'ya gelince Finlandiya'nin durumunu bilemedi! Katildigi kampta "nazar boncugu"nun Ermenistan'da da kullanilan bir sey oldugunu ogrendigini soyledi. Soyledi de Nisanyan'li, Belge'li yaz okulunun icerigini bilen olmadigi icin konusan da olmadi.

2. Galatasaray Universitesi'nden Tirse Erbaysal ise "eger benim beklentilerimi karsilayan  bir parti olsa hemen gider calisirim ama su anda boyle bir parti yok" dedi. Kendisi Yeditepe Universitesi'nden bir Fransiz universitesine de Erasmusla gitmis zamaninda; neyse!
Kimse sormadi ki be kardesim bu parti dedigin sey buzdolabi mi ki senin beklentilerini karsilayacak sekle gelince onune koyulsun? Parti denilen seyin sekil verilmesi gereken bir hamur oldugunu anlayamamis bir genclik! Yahu sen gideceksin, sen duzelteceksin, sen ugrasacaksin ki bir seye benzesin! Yoksa kim senin pasa gonlun icin bunu yapacak!

3.4.5.6. Hikayeden konustular iste... 

Herkes 2 kelime ogrenmis, barutu bitene kadar saga sola atiyor.
Her sey guzel de ben bu Kemal'a gicik oldum. Milleti bozmaya yonelik pis pis siritisi, ici bos Taraf liberalligi benzeri tavirlari...

Neyse, sonra!

Sunday, February 15, 2009

15 subat

Herkesin 15 subat sevgililer gunu kutlu olsun!

Wednesday, February 11, 2009

zorla

oyle, zorla yaziyorum. oysa yazacak oyle cok sey var ki; "neye yaradi ama" deyip birakiyorum. Surekli bir "sIkkinlik kisir dongusu" icindeyim. Cikiyorum sanki; ama sonra tekrar icindeyim. Sanirim alt kumelerinden cikabiliyorum sadece.
Gaykedi hatirlar: eskiden "iyi" yazardim. Severdim "atesli" konusmalari. Simdi, simdi ise bir bok yapasim yok. Konusmak istemiyorum, yazmak bir farkli geliyor. Bazen, eskilerden kalma aliskanliklardan olsa gerek, sinirlendigim siyasetcilere sovuyorum. Oyle bir esiyor iste, sonra tekrar ayni durgun sular. 26 mart 2007'de sildim her seyi. Ben o zaman cumleye rakamla bile baslamazdim. Sildim, sadece blogu degil hayata dair dusuncelerimin tamamini sildim; bekledim; yeniden yazdim. Ben eskiden asik falan olurdum, ciddi ciddi ilgimi cekerdi guzel insanlar. Ilgilenirdim, dusunurdum. Kafama bile takardim... Ama simdi, hicbir sey yok. Tutamiyorum biliyor musun sevgili insanlik, elimde tutamiyorum. Isteksizlikten mi yoksa beceriksizlikten mi emin degilim ama birisi p, digeri de 1-p olasilikla mumkun gibi geliyor bana. Emin degilim bu isin denklemi hakkinda; belki de bilinmeyen sayisindan daha az olduklarindan cozume ulasamiyorum bir turlu. Kismi turevleri bile uclarda veriyor sonuclari. Ya 1 ya da 0 olacaksin diyor. En iyisi tek olmak.

Ne istiyorum biliyor musun insanlik:
Sene 1993 olsun, denize gideyim Deniz'le. Iskeleden atlayalim. Aylardan Agustos olsun. Anneannem hayatta; "sirtin terlemis, ustunu degistir de oyle cik" desin. Muhallebi yemeden cikamayayim. Her gece 12'de salincagin basinda A. ile bulusayim, konusalim. Ve her gece saat 1'de F. ile sohbet edelim uykumuz gelene kadar.
Sonra 2001 olsun. Denizden doneyim; bir topun pesinde o kaleden bu kaleye kosalim. Kavaklarin altinda oturalim, ruzgar tozlari kaldirsin, gozlerimi kisayim. Yavas yavas acarken karsidan M. ile S. gelsin; birlikte balik tutmaya gidelim. Oltama vursunlar, her yem taktigimda vursunlar ama ben hep kacirayim. Eve dondugumde L. bana "Bu aksam hangi baliktan ziyafet cekecegiz?" deyip o sevimli yuzuyle gulumsesin. Aksam olunca F. gelsin, beni cagirsin, ben yemek yiyor olayim. Her zaman gec kalan ama elinden bir sey gelmeyen de ben olayim. C.'ye gidelim; O, N.'den alsin ben ise R.'den alayim kavunlu olanindan.

Hicbiri olmayacak ama...

Tuesday, February 10, 2009

Merhaba Dunya!

12 saat yogun bakim, 2 gun musahede ve yine dunya...

Wednesday, February 4, 2009

Basimiz sag olsun...

Hurriyet'in ana sayfasinda yok ama kadin memesidir, kadin kalcasidir tonla!
Milliyet'in ana sayfasinda yok ama milletin kici, basi girla!
Zaman'in ana sayfasinda yok ama CHP'ye laf girla!
Sabah'in ana sayfasinda yok ama got, gobek girla!
Bir tek Aksam'in ana sayfasinda var.

Olmayanlarin kultur-sanat bolumlerinde de farkli onceliklerle verilmis; kimisinin orasinda bile yok!



Allah rahmet eylesin Neriman Altindag Tufekci...

(tesekkurler Aksam.com.tr)

Tuesday, February 3, 2009

varsil, yoksul ve velhasil

Dusnumekten sIkILdigim zamandi okumaya baslamam; bilgiler ve ilgilerden usandigim zamandi yazmaya baslamam; karsi konulmaz cazibesine kapilmis eski yaslarini daha da fazla dislanmadan yasamak isteyen genc erkeklerin belkide kadinlardan daha genc ve diri duran elmalarla ilgilenmesi onlarin da manavliklarinin ilk gunune rastliyordu. Askin deryasi devasiz olmaz diye dusunmemek gerektigini bilen Bilge Kovan, baldan tatli sozleriyle agizlarina iki parmak caldi ve ne olduysa 11den sonra oldu: 12 oldu! saat 12 olunca balkabagi pazara dustu, curuklerin arasinda ucuza bile gidemedi zavalli; ayakkabisi dar geldi, uvey kizlar fazla kikirdadi.

Komsu komsunun kulune; tavuk suyu pilava; bulyon da bulgura iyi gider. Ben dedim mi okkali derim; soyledim mi ters soylerim; konustum mu agir konusurum; yazdim mi sacma yazarim...

Sunday, February 1, 2009

Koyuyormus!

Insanin, 2 yil uzerinde calistigi bir seye aslinda yanlis yerden basladigini ve o iki yil boyunca harcadigi yuzlerce saatin, bulmayi hedefledigi sonucla ilgili hicbir katki saglamadigini gormesi ve bunu sabahin 4'unde, her seyin bittigini dusunerek sevincle yatagina girecegi saatte farketmesi gercekten koyuyormus!

Ipek Cem'den adamina gore muamele


Ipek Cem kimdir bilir misiniz?

"2007 yılından bu yana Türkiye'ye yatırım yapan nitelikli fon ve özel şirketlere danışmanlık hizmeti veren Melak Yatırım'ın yönetici ortaklığını sürdürmektedir."

"Ipek is currently producing and hosting 'Global Leaders,' a television program, in association with NTV networks, Turkey's leading news channel."

Kendisinin Turkce ve Ingilizce sayfalarindaki tanitimlari boyle basliyor. Turkce sayfasi "is yasami" basligi ile baslarken Ingilizce sayfasi "media" basligi ile basliyor. Buradan, Ipek hanimin yurt icinde is hayati, yurt disinda ise gazeteci kimligine onem verdigini soyleyebilir: -bilir miyiz?

Hatta daha ilginc bir nokta var: Ipek Hanim Turkce sayfada isim ve soyadini birlikte kullanirken Ingilizce sayfada "Ipek" olarak anilmakta sorun gormuyor. Bunu da bir "pazarlama" stratejisi olarak alabiliriz: -bilir miyiz?

Obama bile ilk adiyla bitirmisti mektubunu; hatirla eeey periiii!!!

Ne olacak bu guzel ulkemin, guzel insanlarinin hali? Ne olacak: sorarim sana Heredot Cevdet.

Hmm, aslinda kimdir diye merak edenler suraya buyursun.

Kapatmadan sunu da soyleyelim: Melek Hanim sayfanin Turkcesini okuyanlara tesekkur etmez iken Ingilizcesini okuyanlara bakin ne demis:
"We thank you for your support and welcome your feedback" yani destekleri icin tesekkur ediyor ve geribildirimleri de memnuyietle karsiliyorlarmis.

Gerci bu mesajin muhataplari da Turkce mesaj sahiplerinden iyi durumda degiller cunku "feedback" gonderecek bir yer yok sayfada!

Bir de sunu yazayim da millet "vay anasini, demeeeek" desin.

IPEK CEM ISMAIL CEM'in KIZIDIR!!!

Saturday, January 31, 2009

Davos Meselesi


Derindusunce'de yazdigim 3 yorumu buraya tasiyayim:


Sanirim bu fotografin duzeltilmesi gerekecek cunku “ozur” dilemedigi ancak telefon ederek iliskilerin surmesinden yana olduklarini soyledigi belirtildi.

Sadece bu meselede bile “ozur diledi” ile “telefon etti” arasindaki diplomatik farki anlayamayanlar Tayyip Erdogan’in tavrini da dogal karsilayabilirler. Lakin, Israil’in attigi her bombada bizim de vergilerimizin oldugunu dusunmeyenlere ne demeli?

Biz degil miyiz insansiz hava aracini alan, F serisi savas ucaklarimizin modernizasyonu icin onlarlarla calisan! Bunlara odenen paralar degil mi Filistinli cocuklarin baslarina yagan o “teknoljik” bombalarin finansoru olanlar!

Tayyip Erdogan’in tavri ne yazik ki icten gelmiyor; keske Ofer’e de boyle davranabilseydi, keske 4 Temmuz 2003′te de boyle konusabilseydi… Ama bunlarin hicbiri olmadi ve olmamasi da sasirtmadi beni. Cunku kendisinin; Turkiye’nin dunya siyasetinde onemli bir rol ustlenmesi ve ulke cikarlarinin her seyin onunde tutulmasi konusunda devlet terbiyesi sahibi bir basbakan gibi davranmadigini hergun bir kez daha -uzulerek- goruyorum.

Su anda Tayyip Erdogan, surec icerisinde George Galloway’in Filistin’i savudugunun %10′u kadar bile savunmamistir ama onun, belki de, 1.000 kati kadar ilgi goruyor.

Insanlarin gozunu boyamak iste bu kadar kolay…

Israil’in yaptigi mi? Allah cezalarini versin!

---
Yazan:MY Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

@Herakles,

9 kadin bir ayda bir çocuk dogurabilir mi? herseyin bir zamani var. Ergenekon’u baslatmamis bir TC israil’e ne diyebilirdi 2003′te?

ecevit’in Israil’e çikistigi zamanlari hatirlamak lazim. PKK ile mücadelenin tavan yaptigi yillar, israilliler “git önce arka bahçeni süpür” dediler adama.
Zaten TSK’nin boyundurugunda sömürge valiligi yaparken kimse Türkiye’nin çikarlarini savunamaz disarida.

Darbeci subaylar tasfiye olacak, ergenekon vb hallolacak, ancak ondan sonra.

300 yillik atalet uykusundan bir gecede uyanilmaz. Ya sabir, ya sabir :)


Yazan:herackles Tarih: Oca 31, 2009 | Reply

Sayin MY:

“300 yillik atalet uykusundan bir gecede uyanilmaz. Ya sabir, ya sabir :)”

Ben de ona yakin bir seyler diyorum ya! Yalniz buradaki mesele atalet falan degil; mesele “cikar” catismasi.
Tayyip Erdogan’in su andaki tavrini “uyanma belirtisi” olarak almadigimi da eklemeliyim. Uyanmak icin once uyumak lazim. Oysa Tayyip Erdogan uyutuyor. Umarim yiginlar uyanir da o zaman bu “atalet duygusu” meselesi anlamli hale gelir.

2003 yilini da -sanirim- yanlis anladiniz. Temmuz’un 4′u Suleymaniye’deki cuval gecirme olayina tekabul ediyor, bizler icin. ABD icin ise Kurtulus Gunu, her yil oldugu gibi.

Bakin, siz bile unutmussunuz Tayyip Erdogan’in o zamanki tavrini.

Sevgiler,


----

Sn. Nun,

Vurun abaliya!
Keske imkanimiz olsa da bir cay icip su meseleleri konusabilsek; sizi anlamama, en azindan beni neden anlamadiginizi anlamama yardimci olsaniz.

"Yabancı basını bi gezin de ağır tepkinin ve Perez’în telaşlı özrünün yankılarını görün. Ne dünyadan haberleri var ne kendi ülkelerinin öneminden"

Gezdik efendim, gezmez miyiz; hem de olaydan hemen sonra gezdik!
New-York Times’in ana sayfasinda yoktu. “Dunya” basligina girdigimizde ustten 6 ya da 7. haber olarak verilmisti kisa bir yaziyla. O bolumun ana haberi Irak’taki secimdi. (Simdi bakarsaniz en asagilarda bir yerde yenilenmis haliyle duruyor ayni haber).

Guardian ise soyle demis: “Such sympathies have prompted suggestions that Erdogan’s rhetoric has been mainly for domestic political consumption and aimed at wooing voters at forthcoming municipal elections in March

…ve eklemisler: “There are also fears that the pro-Israel lobby in the US will back moves to recognise the massacres of Armenians by Ottoman forces in the first world war as genocide, a move Turkey vehemently opposes.A world economic forum spokesman said Peres spoke with Erdogan on the phone after the debate and expressed his respect for Turkey.

Israil ve Turkiye basini ise malumunuz; Almanya ve Fransa icin ise -ne yazik ki- yabanci dil eksikligimden dolayi en onemli gazetelerindekiler hakkinda bilgi veremiyorum.

Simdi siz eger buna “yanki” diyorsaniz bir daha dusunun derim.

Ne demissiniz baska:

"Türkiye dışişleri Ahmet Davutoğlu’nun kontrolüne girdiğinden beri dış siyasetimiz değişmiştir, ülkemiz bölgede lider ülke konumunun gereğini yapmaktadır"

Siz oyle diyorsunuz da ayni kisinin gecen persembe Misir - Israil gorusmesi oncesi, Turk Buyukelci’nin “Bes dakika bile olsa…” seklindeki ricasina ragmen Israilli yetkililer ile gorusemedigine ne demeli? (Haaretz’ten alinti.)

Son olarak soyle demissiniz:

"Perez özür dilemedi, üzgünüm dedi” diyenlere de diplomatik dilden nasipsizlikleri için üzülüyorum. Diplomatik dilde üzgünüm demek hatta hemen tartışma akabinde aramak, iletişime geçmek de özür anlamındadır."

Yapmayin Allah askina; biz ozrun de uzgun olmanin da anlamini biliriz. Muavenet vuruldugu zaman da uzgundu ABD’liler; 4 Temmuz’da da. Diplomaside ozur ile uzgun olmanin farkini gormek isterseniz Japonya’da ABD’li bir askerin Japon bir taksiciyi oldurdukten sonra ABD’lilerin baslarini onune egip diledikleri ozre bakin.

Uluslararasi iliskiler ile ilgili gucum oldugunca okuyorum. Okuduklarimdan ve dunya basindan takip ettiklerimden gordugum kadariyla da bu olay, dunyada, unutulup gidecek ama Turkiye’de etkisi, en azindan secimler bitene kadar surecek; Tayyip Erdogan da bunu insanlari azarlama kredisi olarak kullanabildigince kullanacak.

Genel kaniniza gelince: Benim Turkiye Cumhuriyeti’nin basbakani zor durumda kalsin diye bir dusuncem olamaz! Ben de bu ulkenin vatandasiyim; ben de bu ulkenin pasaportu ile dolasiyorum; ben de dunyanin bin turlu sapik Turkiye dusmanlarina karsi ulkemin onurunu korumaya calisiyorum. Hal boyle iken kim ulkesinin baska ulkeler karsisinda zor durumda olmasini ister. Tayyip Erdogan bugun var, yarin yok! Mesele bir ulke siyaseti belirleme meselesi; devlet terbiyesi meselesi; ahlak meselesi. Gerisi teferruat…

Monday, January 19, 2009

Osmaaaaan! Ogluuuum! Gadasini aldiiiim!

Osman Gokcek'in videosunu gordum. Aslinda o degil de; kendi bloguma bakmayi unuttugumu farkettim demin ve ordan girdim. Sonra hemen aklima bu herif geldi; velet daha dogrusu. Hani 3 yasindaki cocuga takim elbise giydirirler de "kucuk adam gibi" diye bakip gulerler ya; iste Osman da boyle. El hareketleri, parmaginin sekli, konuya baslayisi... En babasi:

-Sayin Gokcek, programimizi bitirmek uzereyiz. Secmenlere ne soylemek istersiniz?

sorusuna basini iki elinin arasina goturup:

- Ellerini baslarinin arasina goturup...

diye basladigi cumleydi. Lan velet; baslarini ellerinin arasina olacak o!

Neyse anacim; indirim diyordum. Indirimden 2 gomlek, 2 pantolon, 1 kazak ve 1 kot daha aldim. Kazak ve kot Tommy; digerleri Dockers. Bu arada, Afrika'da aclik var diyorlar ama dogru mu? Obama baskan secilmedi mi ki?

Wednesday, January 14, 2009

Gazze icin saygi durusu: Genelgesi H.Celik'ten

Ne demis bizim "bakan":

"MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, uygulamayla ilgili olarak '15 milyon Türk öğrencisi dayanışmasını ortaya koydu, demokratik tepki ifade edildi. Kimse yanlış zemine çekmesin'' dedi. Genelgeyle resim ve kompozisyon yarışması açılmasını istediklerini de belirten Çelik, vazgeçildiğini söyledi." (Aksam, bugun)

Ulan pust! Genelge ile ilkogretim ogrencilerini saygi durusuna zorlamak hangi dayanisma ve demokratik tepkinin ifadesi!

Thursday, January 8, 2009

inmece

Dizel fiyatlari dustu dediler. Ay ne bileyim sekerim. Bir de baktim dusen dizel degil diesel imis! Hemen kostum tabi magazasina. Anam sudan ucuz! Doksan Avro verdim, tukandan harika bir kotla ciktim. Darisi kacak elektrik kullananlarin sayacina...

Monday, January 5, 2009

Nakhar'a tesekkur; testislere veda ve ilk yazi...

Sevgili Nakhar, yorumunu gorunce bir sevindim bir sevindim sorma gitsin! Demek hala bikmadin beni okumaktan :-)

Testis meselesini ise bilmiyordum. Gerci, bizim camiadan dalga gecenler icin de "concon" demek yeterince dalgaya almakmis adamlari. Bak simdi; "dalga" kelimesi de insanin aklina bacaginin arasini getiriyor buralarda... Allah allah!

Efem; bugun "Tikky, ciks, jiks, jonjon, eller havaya vb." yazilarimizin ilkine hafiften bir giris yapiyorum:

Sekerim, nasil bir ucuzluk var anlatamam! Ciktim, kendime J.Lindeberg'den bir mont aldim ama harika olmus. Magaza fiyati, normalde, 600Euro ama indirimde 350'ye kapattim. Tommy de indirim yapmis; onda taslanmis kotlar 75 Euro idi. Dort tane de, yine, J. Lindeberg'den T-Shirt aldim 70 Euro'ya. Fred Perry'nin de ayakkabilarinda indirim vardi ama istedigim modelden kalmadigi icin alamadim. Bu arada, duydum ki guzel ve yalniz ulkemdeki dizilerden bir tanesinde basrol amca surekli Fred Perry giyiyormus! Ingilizler yine basroldeler desenize.

Hayatima bir ceki duzen vermemin zamani geldi de geciyor bile! Artik spor yapmamin zamani da gelmis. An itibari ile 1,83 boya ve 68kg agirliga sahibim. Kisisel antrenor tuttum; onunla calisiyorum. Yaza "Miami Sahilleri" kivaminda girecegim; giremezsem herifin agzina sicacagim!Pust, o kadar para saydik.

Para, para, para... Ben verdim, cebimden; para saydim; cok para verdim; ama ucuzmus ayol; olsun, cok para; tzzjj, czzjjttt...

Sunday, January 4, 2009

tilki, kurkcu ve tukan

donduk geri; herackles.com kapandi artik.
bana uzanti veren, link atan varsa luffen yenileyin. yenilemeseniz de olur, silebilirsiniz de hatta.

bu arada, karar verdim ConCon olucam! anne, concon olucagm!

bugunden tezi yok concon yazilari da yazicaaam! kiyafet, efeem sac sakal, moda (anladigimizca) yazilari ile sizlerleyim.

Bekle Kemal Abi; ben de geliyorum Maliye'ye...