Thursday, March 27, 2008

Bu Dünya Orospu Çocuğu: Neden? -2-

http://www.youtube.com/watch?v=crU12sgcrfU

bir de bu var

http://evrenselmuzik.blogspot.com/2007/10/norrda-infinite-face-2007.html

Bu Dünya Orospu Çocuğu: Neden? -1-

PARİS GÖBEK DANSI YAPTI


İşte o şov

Miss Turkey 2008'in final gecesinde Dans şovu yapan Asena, Paris Hilton'u sahneye davet etti. Daveti geri çevirmeyen Hilton, Asena'yla birlikte dans ederek seyircilere keyifli anlar yaşattı.
İstanbul’a gelen dünya starı Paris Hilton, Hürriyet’e verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu.

Birçok işle uğraşıyorsunuz ama sizin için öncelikli olan nedir?

Evet, birçok şey yapıyorum. Oyunculuğu, modelliği, şarkıcılığı çok seviyorum ama benim asıl odaklandığım nokta kendi markam ve şirketim. Birçok kıyafet, aksesuvar üretiyoruz. Aynı zamanda yapımcıyım, TV programları yapıyorum. Hangi birini öne çıkarabilirim ki!

Günlük kazancınızın 1 milyon dolar olduğu söyleniyor, doğru mu?

Para hakkında çok fazla konuşmak istemiyorum ama doğru, galiba günde 1 milyon dolar kazanıyorum.

Buraya gelmeden önce Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısı hakkında bilgi edindiniz mi? Türkiye’deki siyasi gelişmeler hakkında bir şey duydunuz mu?

I love shopping... Beni sadece alışveriş ilgilendirir!


Kaynak: Müthiş gazete hörrrrriyet!

Tuesday, March 25, 2008

Şikayetname!

Varlık içinde doğmuş, yoksullardan yalıtılmış okullarda okumuş, gelecek için kaygı duymamışların sapmaları muhtemel iki yol vardır: Ya varlıklarını tüketmek için yaşayacaklar ya da varlıklarını tüketirken yaşayacaklar. Yani varlıklarını araç ya da amaç olarak kullanacaklar. Sadece tüketmeyi seçen, varlıklarının esiri olanlar kültürsüz züppelere dönüşürlerken, varlıklarına hükmedebilenler kültürlü züppeler olacaklardır. Ressam kılıklı ressam, şair kılıklı şair, sanatsever işadamı, galeri sahibi mirasyedi… Yokluk içinde doğanların da iki yol uzanır önlerinde: Ya yokluğun verdiği cesarete boyun eğecekler ya da ona hükmedeceklerdir. Boyun eğenler sokak serserilerine dönüşürlerken, yokluğa hükmedebilenler etiketleri altında ezilecek ‘büyük adamlar’ olacaklardır. Doktor kılıklı doktor, mühendis kılıklı mühendis, hayırsever işadamı… Birine varlık diğerine de yokluk bahşedilmiş. Varlığın verdiği güvenle yola çıkanlar alt kültürü, yokluğun verdiği cesaretle yola çıkanlar da üst kültürü anlayamazlar. Üst kültür sanat, alt kültürse hayat sayılır. Üsttekiler sanatı, alttakiler de hayatı tekeline alır ve bu benimseyişle övünürler. Oysa herkes için bir üçüncü yol vardır. Varlık içinde doğup sokağı merak edenler, yokluk içinde büyüyüp sanata merak salanlar; kendilerine giydirilen kimliği yabancılayanlar. İki din, iki dil, iki ırk, iki kültür, iki aşk arasında parçalananlar. Ait olmadıkları kültüre yamanmaya çalışan zavallılar, işte gerçek sanatkarlar, gerçek korkusuzlar, gerçek serseriler. Geri kalan herkes figüran.

Salik Celal

Monday, March 24, 2008

"having sex" Vs "making love"

Efendim, yine ince ve na'mahrem(!) bir konu ile karşınızdayım.

Bendeniz; masturbasyon (halk arasında "31 (otuzbir)" olarak bilinir) yaparken, çoğu zaman, sevişmekten daha fazla keyif alırım. Aslında keyif demeyelim de mantık süzgecimden geçince daha manalı olur. İşte bu amaçla yapılan işe ben; "having sex" derim. O yüzden sevişmek ile seks yapmak farklı şeylerdir!

Neden 31?
Bunun en önemli sebebi zamandan tasarruf sağlamasıdır. Durup dururken aklımızın uçkurumuza gitmesinin sebebi, biz erkeklerde, dolmaya başlayan sperm keselerimizdir. E malum, sürekli bir üretim olduğuna ve konteynırda da sınırlı bir yer olduğuna göre buranın boşaltılması gerekir. Bu boşaltma da iki türlü olur; ya rüyanızda jenifer lopez ile sevişirsiniz ya da sağ veya sol elinizi kullanırsınız. Rüyada olursa uyanınca pislik olur, elinizle olursa kısa ve temiz olur.

Sevgilinin yerini alabilir mi?
Vallahi, benim için alır. Sevgiliyi ne için istediğinizle de alakalı bir durum ama benim hatun bu durumdan pek de şikayetçi durmuyor. Hoş, kendisine "sevişmek istemiyorum" demiyorum. Şu yaşımızda bunu dersek ilerde ne olur şeklinde düşünmesin diye "görev temelli" bir çalışma prensibi ile hareket ediyorum. Psikologların ya da danışmanların dediği gibi "birlikte boşalmak sevişmenin anahtarıdır. Birbirinize saygı duyun...vb" saçmalarla uğraşmıyorum. Bir kere mantıken beyinsizlik örneği olan bu şeyler, hayvani duygularla biririni "düzen!" iki insandan saygı gibi hesaplanması ve kısa sürede karara bağlanması gereken bir hareket bekler ki bu tamamen birbirini kandırmak, doğallığı bozmaktır.
Fikirlere saygı duyarım ama inanmak zorunda değilim. Bu yüzden bir erkeğin kalkıp da "ben sevgilimle boşalınca, onu bekleyince daha bir zevk" alıyorum demesi psikolojik bir manyaklıktır, düpedüz gerizekalılıktır.
Bu işin özü hormondur, mekaniktir ve erkek için sınırlıdır. Öyle zincirleme orgazm gibi fantastik şeyler yoktur bizde. Öyleyse kendimizi kandırmayalım, keyfimize bakalım!

Seks, seks için midir?
Bence öyledir. Buna anlamlar yüklemenin, etrafta mum yakıp ortamı yumuşatmanın anlamı yoktur. Bir saat sonra:
-Daha hızlı aşkım! daha hızlı
ya da
-Parçala Behçet parçala beniii!!!

diye inleyecek çiftlerin ortamla falan uğraşmasına karşıyım! Zaman kaybı bir kere!
Git, seviş, toparlan sonra da adam gibi oturup sohbet et, eğlen, coş.
Bir düşünün; haftada 3 kere sevişen bir çift bu saçmalıklara ayırdıkları zamanla her ay 1 gün=24 saat kaybediyor. Yazıktır, günahtır!

.... devam edeceğim



Vatandaş: Ulan İlhan Selçuk içerde, Nevruz diye kan gövdeyi götürüyor sen hala nelerle uğraşıyorsun!

Saturday, March 22, 2008

Yılmaz Özdil, sen çok yaşa!

Nalıncı keseri

YARGITAY Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi'nde kapatma davası açtı...

*

Bunu duyan Başbakan Erdoğan, hukuka büyük saygısı olduğu için, "Yargıya intikal eden konular üzerinde konuşmamız yanlış olur" dedi.

Meclis Başkanı Toptan da, devleti temsil eden, sorumlu bir siyasetçi olduğunu kanıtlayıp, "Türkiye bir hukuk devletidir, Anayasa Mahkemesi'nin en doğru kararı vereceğine inanıyorum, herkes hukuka güvensin, müsterih olsun" dedi.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise, her zamanki gibi mantıklı ve olgundu, "Adalet Bakanı olarak, yargıya intikal eden bir konu hakkında yorum yapmam uygun olmaz, ancak şunu söyleyebilirim ki, siyasilerin kendilerini, davranış biçimlerini çek etmelerinde fayda var" dedi.

Eski Adalet Bakanı ve şimdiki Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise, dayanamadı, vatandaşın duymak istediği en doğru cümleleri kullandı, "Hizmet için seçilenler, kavga çıkması, gerginlik olması için olaylara adeta çanak tutuyorlar, çok net iddia ediyorum, partinin kapatılmasını en çok siyasiler istiyor, yoksa bu kadar ahmakça politika güdülemezdi" dedi.

*

Ama ne zaman dediler bunları?

DTP için dava açıldığında!

*

Şimdi ne diyorlar?

"Garabet..."

"Yüz karası..."

"Halkı da kapatın bari!"

"Görülmemiş utanç..."

"Savcı yargılansın!"

"Savcı da ölümü tadacak!"

*


Zaten anlatmaya çalıştığımız bu...

Hukuk, bir gün herkese lazım!

Thursday, March 20, 2008

dinlerim kur'an-ı amaaa...

Dinlemeyi severim ne yalan söyleyeyim şimdi. Özellikle Kani Karaca gibi Türkçe'nin tavrıyla, Türk musikisinin tonlarında okuyanlar mest eder beni.
Yalnız, şu "kuran bülbülü", "mısırlı inanılmaz ses" vb. diye çıkartılıp dinlenilen dostlar beynimi siker! İçimi karartır, 3 damla da keyfi vermez. Allah biliyor ya, eğer tek kaynak onlar olaydı dinlenebilecek kesin islamiyeti seçmezdim...

Not: Offf, şimdi link koymak için tekrar döndüm de bu kuran bülbülü'ne... Baydı beni baydı. Bir de millet göz yaşlarını tutamıyormuş. Ben o milletin gözünün ortasına sıçayım!

Tuesday, March 18, 2008

Halimi soranlara...

Aşk nedir biz biliriz ULAN!

İskender Pala ile başlayan "Selam ve dua ile" aşıklarından haberdar mısınız?
Ben haberdarım, olduğum kadar da gıcık oluyorum.

Sanki aşk nedir sadece islamiyetin hanefi meshebinden olanlar bilir, gayrı bilen yoktur.
Aşkın anlamını onlar bilir; hele bir de bu internet alemindeki yazılarını "selam ve dua ile" diyerek bitirince aşklarından öldüklerini gösterirler... Vay beeee!

Biz, biz dediğim de sarhoş falan oluyor; şeytanlık cehennem dostları aşktan anlamaz. Biz sadece sevişiriz, arada öpüşürüz olmadı kollarına gireriz birbirimizin ama aşk nedir bilmeyiz.

Zaten Üç hürel de haybeye demiş:

Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş
Bin defa ölüp de hiç ölmemekmiş...

Monday, March 17, 2008

Yürek dağlar da böyle de dağlar mı bir ses!

İki Dağın Arasında Kalmışam
Bülbül Gibi Daldan Dala Konmuşam (Ey)
Ne Gün Görmüş Ne De Murat Almışam

Ana Beni Bir Kötüye Verdiler (Ey)
Verdiler De Günahıma Girdiler (Ey)

Bir Tas Ağu Olsa Ezer İçerim
İçerem De Bu Canımdan Geçerim (Ey)
Ben Yarimi Nerde Olsa Seçerim

Ana Beni Bir Kötüye Verdiler (Ey)
Verdiler De Günahıma Girdiler (Ey)

Friday, March 14, 2008

Acının evrensel alfabesi: müzik!

.

Şiirler

Dinleti mi ne vardı; alıp götürdüler beni. Ablanın biri yazmış, herifin biri de Türkçe'ye çevirmiş. Bi abla okuyor, bir de herif.

Şiirler ne sıkmasyondu ama var yaaa!

Dalgaların kıvrak hareketlerinde dans eden deniz atları
Aşkımın göz yaşlarında tuzlu deniz suları
Sen ki tuzlu yemek olmaz derdin de gittin keçi sevdin
E ben bileydim keçi seveceğini
Hiç bırakır mıydım Billur Tuz'daki gül gibi işimi
Herackles


Ahanda böyle düdürükten şiirlerdi...

Süpermen bu! Evet evet, ta kendisi!

Ampul partisini kapatmak niyetiyle yargıtay baş dümbeleği dava açmış. Herif aslında kapatmaya çalıştığının %46'lık bir irade olduğunun farkında değil.
Herifleri sevmem; günahımı hatta sokaktaki herhangi bir pezevengi daha çok sevebilirim ama bunlardan iğreniyorum lakin minder dışındaki oyunlarla da yenilmelerini istemem.
Geldikleri gibi göndereceksin ki tadı olsun, asmaya mecalin kalsın.

Hele bakın İslam Kalkınma Teşkilatı adındaki dürzüler topluluğunun yanına giden Sn. Cumbaba Gül ne demiş:

Bir gazetecinin, "Siz, bu süreci muhalefetteyken başka bir partide yaşamıştınız, çok daha sıcak halde" demesi üzerine Gül, şöyle konuştu:
--"Ben şu anda siyaset üstü bir insanım. Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü temsil ediyorum ve Türkiye’nin kısa, orta, uzun vadeli çıkarlarını düşünürüm. En iyisi bu işi burada bu kadarla kesmek. Buradaki bu konferansı gölgelemeyelim isterseniz." (hürriyet, bugün)

Hasssssiktir ordan! Bir sene önce AKP'nin davuluydun bilader.Vardır ya: "görevim ne gerektiriyorsa onu yapacağım" geyiği. E görevin imam-hatipleri kapatmayı gerektirse, görevin Tayyip Erdoğan için imza çakmayı gerektirse yapaaaan mı? Yok.

Amaaaaan...
Bok herifler!

Thursday, March 13, 2008

hanimiş hanimiş?

Orospu olan çok da onların doğurganlığı da çok.
Mesela ingilizce eğitim veren okulların atatürkçü(!) rektörleri bunlardan sadece birkaçı.
Şimdi aklıma bir şekilde düşen "TED" de bunlardan bir tanesi.

Adı Türk Eğitim Derneği ama okulları ingilizce eğitim veriyor.
Küfrettim sayın!

Tuesday, March 11, 2008

Goddess Talep -2- Mevlevilik

Bununla ilgili uzun uzadıya hikaye anlatacak değilim.
Sağda solda dönen, döndürülen veya döndürten insan çok. Onların koluna girip siz de mevlevi(!) olabilir misiniz?

Bence bir bok olamazsınız. Ucuza kafa bulursunuz o kadar.

Gelelim ilginç olan şeylere:

Resmi kayıtlara göre tekke ve zaviyeler kapatıldığında Konya'daki hariç tüm mevlevi dergahları kapatılmış; Konya'daki de sadece "müze" olarak tutulmuştur; halk gezsin, görsün vb. diye. (belki de sallıyorum bunları, kim bilir?)

Öyleyse arkadaşlar ha mevlananın türbesi, ha Abdulkadir Geylani'nin dergahı! Ne farkı var şimdi bunların?
Birisi dönüyor diye mi daha değerli?
Çok kaba ve saba konuştuğumu biliyorum ama dürtmeden de olmuyor bilader... Dürteceksin milleti...

Mevlana ve Tebriz-i'nin hikayesi de ilginçtir. Bazı yerlerde Tebriz-i için "gül dudağın" gibisinden tabirler kullandığından bazı insanlar tarafından "eşcinseldi" ithamlarında bulunulmuştur.

Hmm.. Şimdi bunlarla ilgili söylenebilecek son şey gidilip "Cemalnur Sargut" Hanımefendi'nin konuşmalarının dinlenilmesi ve Kenan Rıfaî'nin şerhli mesnevisi ile "Zerredeki okyanus" isimli kitabının okunmasıdır.

Bu cemaatin öyle milyon dolarları, okulları, dershaneleri, papa ile yüz sürmeleri yoktur. Cemaat bile demek "büyütmek" olabilir; gönül dostlarından ibarettir bunların ortamı.
Arada döner kule misali sağdan sola, soldan sağa dönen 25'lik rakçı(!) tipler de vardır Mercan Dede'den etkilenen ama onları fasulyeden sayarsak pek de bir numarası yoktur.

Bu arada, bir mevlevi dedesiyle baştan geçen:

- Dede, sizin için artık tamburu eskisi gibi çalamıyor, yaşlanmış diyorlar???
--- Söyle onlara oraya gelirsem o tamburu tiz nevâsına kadar götlerine sokarım.

Tiz neva: gövdeye en yakın, son, perde.

Hrant Dink

Tanımam, bilmem, bilmezdim de.

Lakin o pankart neydi be abi.

-Hrant'ın insan sevgisi sosyalist mücadelemizde yaşayacak.

Allah uzun ömür versin!..

Bunlar da kim

Efendim, takip edenler bilir. Karı-kız (kadınlar için de: erkek-herif) tavlama siteleri benim gözdelerimdendir. Hiç olmadı haftada bir bakarım; myspace'dir, hi5'tir, yonja mı ne vardı eskiden...

Hem kızların orasını burasını görüyorsun, hem yazdıkları saçmalıklardan kafana göre bir şeyler çıkarsa bakıyorsun sonra da onlarca abazanın arasından sıyrılabilmek için "ilginç" bir mesaj bulup atıyorsun... Ne mücadele be!

O değil de dostlar, ne biçim insanlar varmış bizim memlekette. Hani uzun zamandır gitmedik ondan mıdır bilmem ama bunlar eskiden sokaklarda gözükmezdi. Ha, hala sokaklarda gözükmüyorlarsa gençler arasında çılgın bir "ev modası" başlamış ki sormayın. Türkiye'ye internetteki kızları vasıtası ile aşina olmaya çalışan gavur için ne kadar laik, çağdaş, Atatürkçü(!) bir duruşumuzun olduğu hemen anlaşılır.
---Hanım kooooşşşş!!!! Batılılaşmışız yahuuuu....

Neyse efendim, ben böyle arada bakıyorum ya sayfalarına kızların; ne deryalar ne deryalar. Yalnız gençlikte feci şekilde bir "dil kullanma" sorunu çıkmış. Bir şeyler yazıyorlar ama maşallah enigma çözer ancak. O yazdıklarını anlıyorlar da anlaşıyorlar da.. Sonra da kimse beni anlamıyor.

LAN! Zaten 29 harfimiz var, sen onun da 10 tanesini kullanmayıp geri kalanıyla kuş dili konuşursan neyini anlayalım senin....

Monday, March 10, 2008

film çekersem

Bir gün, günün birinde, bir vakit filim çekersem (film demeyi sevmem) oyuncuları sokaktan toplamayı düşünüyorum. Çok sükseli oluyor var ya!

Bu ara altın ayı, koç, boğa vb. alanlarda moda oldu gidiyor sokaktan toplamak...

Haa, bakın bir tiyo daha! Eğer türkseniz biraz kürt-ermeni meselesinden de bahsedin. Hatta altın şeye (artık ne verirlerse altından) müteakip bir de "zorlarlarsa vatandaşlıktan çıkarım" deyin.

Dayanamayacağım:
Ulan Fatih Akın olmasa ne kaybeder ülke! Eşşşşoğluuuu! Sanki onunla çok şey kazandık da!
Elin gavuru (ki fatih akın gavurdur) sperm bağıyla bizdense ne övünüyoruz! Benazir Butto ne kadar pakistanlı idiyse bu da o kadar türk...

Ve son olarak kesinlikle dikkate alınması gereken bir tiyo:
Altın ayı almanın püf noktası olabildiğince yumuşak pornografi içermesidir filminizin. O yüzden hayat kadını oynatmak daha manalı olabilir..

Sunday, March 9, 2008

Türkiye'de kadın olmanın ucuzluğu

Hafif boy; 170 ve üzeri
Uzun saç: şöyle omuzları devirsin, sarı-kızıl idealdir.
Biraz da el ayak düzgünlüğü...

Bu malzeme varsa hemen mini etek giyiyoruz ve en "entellektüel" yerde bile olsa bacak bacak üstüne atınca bakan elemanları görüyoruz.

Tr'de kadın olsam, rakı şişesinde balık olsam.
Ne ucuzdur kardeşim kadın olmak. Göbek aç, göt aç, bacak aç, karın aç... aç da nereden ne kadar açarsan aç mutlaka ilgi çekiyorsun. Yani etinden göster ki açlar kokuya gelsin hesabı...

Bizim memleket giderse 2 şeyden gidecek. Bunlardan ilki "abazalık!"
Diğeri de başka zamana...

Saturday, March 8, 2008

Biz eskiden eskiden...

Yaklaşık 7 yıl önce idi buralara gelmem... O zamanlar gece kulüpleri ile daha bir haşır neşir idim. Arada hanım arkadaşların, dudaklarını dudaklarımla ıslatasılar geldiğinde:
"Give me a hug!" (bir sarılıversen?) derdim.
Vay be; yaşlanıyoruz...

Hümanizma

Humanisma karışılık olarak "insan sevgisi" anlamına gelmediği için o mesele hakkında yorum yapmıyorum. Yapasım yok da ondan aslında :)
Lakin insan kesme konusunda acımasızım, keyifle kesilme emri verilebilirim hak edene.
Şimdi abuklar çıkıp "neye göre?" derlerse benim keyfim kısasa kısas esasına dayalıdır. Malımı çalanın malı çalınır, ya da hapse atılır...vb.vb.vb.

Mehtap

Popstar Mehtap!
Hiç kaçırmam, hep izlerim. Ama evvelki hafta Sn.Orospu Ebru Gündeş: "Gerçekten bu kadar temiz misin?" diye bir soru sorma ukalalığında ve kahpeliğinde bulundu. Yüzünü de çekmiş kamera ve ordan anladığımız kadarıyla "Sen temiz değilsin, bizimle kafa buluyorsun" diye düşünüyor ama işte laf olsun diye soruyor.

Lan kahpe karı, yıllardır pavyonlarda çalışmış birisinden nasıl bir temizlik bekliyorsun?

Sen ilk çıktığında kibrit kutusu kadar kaşların, kuş götü kadar göğüslerin vardı da şimdi ne halde geldin diye biz kurcalıyor muyuz?

5 dakka sonra ekleme: Aklıma geldi de ondan şeeettim. Bu maymun karı daha "tavır" ile şive arasındaki farkı bilmiyor. Hasbinallaaah! Bu genel kültürdür yahu. Şive sonradan yapılan "benzetme" usulü konuşmaya denmez; ona dense dense taklit denir. Halk müziğinde de tavır olur bunun karşılığı. Ama nerdeee? Sen milletin temizliğiyle uğraş.
Karı kısmı deseeeeek??!!

Not: Bu da genç dilbilimcilere: Siz siz olun, herackles abiniz gibi cümleye rakamla başlamayın.

15 dakka sonra: Kıza yeni işitme cihazı takmışlar, doktor 3 hafta sonra anca kendine gelir demiş; bizim kahpe Gündeş "Alışır haftaya, düzelir" gibi abuk bir laf ediyor. Hasbinallaaaaah! Yani beni konuşturacaksın, 5posta gibi yazmak zorunda kalacağız. Lan torba memeli! 40 santimlik ...tan efendi ile kırıştıracağına iki kitap oku, iki laf öğren! Milletin içine çıkıyorsun, hiç mi saygın yok onlara!

Friday, March 7, 2008

Nargiler

Polat Alemdar'ın birkaç rütbe altı delikanlılar ve bir de "oha falan olanlar" arasında bir hayli meşhur oldu bu nargile olayı. Hadi "oha falan olanlar" konumuzun dışında kalsın, elemanların delikanlılık tarihi üzerinde seviyeli araştırmaları yok. Yalnız bizim delikanlıları gördüğüm, siparişlerine kulak misafiri olduğum zaman bir gülme gelir bana:

- Abi benim nargile muzlu olsun sana zahmet
-- Bana da bir çilekli ver abi ya
----Ben kavunlu içerim

Tatlı su delikanlıları sizi!

Thursday, March 6, 2008

kadın

benim için kadın

seks&aşk

Seks huzursuluk oysa aşk huzur getirir.
Sevişince rahatlarım ama aşık olunca rahatsız olurum.

....

Ex

Extacy'e basladim bir vakittir. Aman bir guzel bi guzel, hos ben eskiden de denemistim (altta kalmayayim diye yazdim, yani ben her boku bilirim demek icin) ama bu sefer farkli...

Bunun sebepleri cok:

Mesela bizim aile cok zengin, offf; para bok yani. Babam sadece isiyle ilgilenir annem de konken ALAAAAH konken. Ben de tek cocuk olunca ilgisizlikten bu tarz seylere basladim.

Sonraaa, biz cok zenginiz ya doyumsuzluga ulastim. Hani zenginlikten "ibne(!)" olacakmisim ama musluman, yani kitabina uygun musluman oldugum icin onu yapamadim..
-->Iste bir yerden sonra doyumsuzluk ne yapiyor goruyor musun hanim! Ben bosuna mi ihtiyacimizdan az para kazandim, gerzikalilara oy verdim; bir de uzerine size hayati zehir ettim. Biraz kanaat etsin cocuklar, boyle olmasinlar diye.

Aslinda ben icine kapanik da bir cocugum. Ilgi cekemiyorum bir turlu. Eskiden, hani benim pipim daha kucukken -o kadar eski yani- etraftakiler merak ederdi birlesme organimin gelisimini. Ben de gosterirdim orda burda; ne zaman ki birine gostermeye kalktigimda insanlar "Aaaaay, bu cocukta evde durdugu gibi elde durmuyor" dediler; ondan sonra annem birakti gostermeyi.

Sonra bunda iyi bir aile terbiyesi, sicak bir sehriye corbasi, ana memesinden izdirap dolu icilmeye calisilan sut, kicima baglanmayan musamba sebebiyle iseyince islak, sicinca da kuru kalan bok taneleri olmamasi vb. de cok etkili haaaa!

Asik oldum bir de. O da var bak. Asik olunca hani icin icine sigmaz ya, hani nasil derler "dunya gelse durduramaz ya", Ferhat'in dagi delmesi var ya (ama buna gulerim bak! Biz kac senede Zigana'yi delemedik, herif asik diye Caterpiller BA$bayisi oluyor sekeriiiim) hani, aynen oyle sekerim.. oyle oldu; ne edersin dayanmak icin kendimi verdim bu merede.

Ay bir de var ya sekerlerim, benim sinirlerim falan yani bozuluyooo! Boyle oha falan yani, nasil derler "choook sasirdim sekewim yaaaa" faaan yani.

Tuesday, March 4, 2008

Hıyar çok ama bir çeşidi

Nefret ettiğim birçok davranış ve bunu yapan da birçok hıyar var ama en "büyük" hıyar şunu yapan:
Bana bir soru sorup daha ben açıklama yaparken:

-Ay ben nasıl yapıldığını buldum, sağol

diyenler. Ulan benim zamanım sebil mi? Biliyorsan niye soruyorsun. Bilmiyorsan niye cevabımı beklemiyorsun.

Laf olsun da...

Monday, March 3, 2008

İnsan Hakkı

Hassiktir ordan! İnsan hakkıymış.
Yok hak falan.
Adam soyana hak yok!
Adam öldürene hak yok!
12 yaşında kıza tecavüz edene deli raporu da yok!

Hepsine dar ağacı var, dar ağacı!!!

Sunday, March 2, 2008

Kızarsınız, kızarsınıııız!

Şimdiki yazım eşi dostu böyle olanları kızdırmasın. Meseleye girmeyi düşünen birisi olarak duygularımı açıklıyorum sadece.

NLP, Koçluk vb işlere tavımdır. Bir halta yaramaz yalanlar dolusu olduğunu ve insanları "yolmak" için tasarlanmış gavur icadı olmaktan öteye gitmediklerini düşünürüm. Haaa, bunu düşünürken de "secret" gibi zaman kayıplarını izlemeden, memleketimizin "nadide" koçlarının kitaplarını okumadan demem. Çok ızdırap çektim o saçmaları okuyana kadar ama dayandım, ne de olsa bok atacaksan önce eline yüzüne bulaştırmalısın biraz da!

Herkes her haltı başaramaz. "Sen yapabilirsin", "İnsan yeter ki bir şeyi istesin" genellemeleri; sonra "kendinize şu 100 soruyu sorup sonra cevabını da buraya yazın" gibi mal işi, kapitalist toplum düzeni ile bağlantılı saçmalar bizim kültürümüz için uygun değildir ve kültürümüzü deforme eder. Ama 8-10bin USD kazanabilen amcaların ülkenin kültürü falan umrunda mı?

Bir kere efendim, bizim kültürümüzde kendini övmek; "ben şöyleyim, ben böyleyim" demek caiz değildir ki bence güzel de bir özelliktir. Ama bu havuzlarda yüzmüş insan kaynakları uzmanları kalkıp "hayattaki başarınızı anlatır mısınız?", "en iyi yönleriniz nelerdir" gibi saçma sapan sorular sorarlar.
Bir zamanlar "en zayıf halka" programı vardı. Zayıf olanı atarlardı giderdi. Yahu bizim kültürde en zayıf halkaya eş, dost, akraba zekât verir, yemek verir, çocuğunu okutur; kalkıp da başından siktir etmez! Öyleyse biraz aklımızı başımıza alalım da bu saçmalıkların ne anlama geldiğini bilelim.
Hayatında kasabasından dışarı çıkmamış ABD'li inek çobanı (CowBoy) için "abi taş olsa erir senin önünde" demek ne kadar bir şey ifade ediyorsa, bizim için de o kadar eder.

Şimdi nereden girdim ben konuya? Ben de yapacağım da ondan. Pazar payını elinde tutan kartel amcalarla önce atışmaya başlayacağım. Onların söylediklerinin yalan ve saçma olduğunu TÜİK ve DPT verileriyle ispatlayacak sonra karşı tezimi koyacağım ortaya. Kazandığım paranın bir kısmını da şehit ailelerine yardım olarak vereceğim. Türk işi "yaşam koçluğu" böyle olur!

Ya her şey bir yana; adam bana hayatın sırrını "secret" saçmalığı ile anlatmaya kalkıyor da bu çağda kimse ona ve müritlerine dönüp de demiyor;

-Amca o saç öyle dana yalamış gibi yandan ayrılıp da yapıştırlır mı?

Dün bir yoruldum, bir yoruldum sormayın!

Aşk cevaptır; ama biz cevabı beklerken seks çok ilginç birkaç soru sorar.
(W.A.)


Efenim geçen gün hatunun biriyle barın dibinde muhabbete daldık. Kendisine; "senin hakkında daha ne bilmeliyim" diye sorduğumda şu cevapları aldım:

Kız: Diğer kızlar gibi değilim ben
Ben: Nasıl yani?
K: Rock severim
B: Eee
K: Kızlarla seks yapmaktan hoşlanırım. Skor yapma şansı bulursam hiç kaçırmam
B: Hmm
K: Ama erkeklerden daha çok hoşlanıyorum
B: Ben değil.

Bir insan bu kadar açık sözlü olur. Tebrikler Stinö.
Şimdi siz bu sohbetin sonunu merak ediyorsunuz değil mi?