Tuesday, March 11, 2008

Goddess Talep -2- Mevlevilik

Bununla ilgili uzun uzadıya hikaye anlatacak değilim.
Sağda solda dönen, döndürülen veya döndürten insan çok. Onların koluna girip siz de mevlevi(!) olabilir misiniz?

Bence bir bok olamazsınız. Ucuza kafa bulursunuz o kadar.

Gelelim ilginç olan şeylere:

Resmi kayıtlara göre tekke ve zaviyeler kapatıldığında Konya'daki hariç tüm mevlevi dergahları kapatılmış; Konya'daki de sadece "müze" olarak tutulmuştur; halk gezsin, görsün vb. diye. (belki de sallıyorum bunları, kim bilir?)

Öyleyse arkadaşlar ha mevlananın türbesi, ha Abdulkadir Geylani'nin dergahı! Ne farkı var şimdi bunların?
Birisi dönüyor diye mi daha değerli?
Çok kaba ve saba konuştuğumu biliyorum ama dürtmeden de olmuyor bilader... Dürteceksin milleti...

Mevlana ve Tebriz-i'nin hikayesi de ilginçtir. Bazı yerlerde Tebriz-i için "gül dudağın" gibisinden tabirler kullandığından bazı insanlar tarafından "eşcinseldi" ithamlarında bulunulmuştur.

Hmm.. Şimdi bunlarla ilgili söylenebilecek son şey gidilip "Cemalnur Sargut" Hanımefendi'nin konuşmalarının dinlenilmesi ve Kenan Rıfaî'nin şerhli mesnevisi ile "Zerredeki okyanus" isimli kitabının okunmasıdır.

Bu cemaatin öyle milyon dolarları, okulları, dershaneleri, papa ile yüz sürmeleri yoktur. Cemaat bile demek "büyütmek" olabilir; gönül dostlarından ibarettir bunların ortamı.
Arada döner kule misali sağdan sola, soldan sağa dönen 25'lik rakçı(!) tipler de vardır Mercan Dede'den etkilenen ama onları fasulyeden sayarsak pek de bir numarası yoktur.

Bu arada, bir mevlevi dedesiyle baştan geçen:

- Dede, sizin için artık tamburu eskisi gibi çalamıyor, yaşlanmış diyorlar???
--- Söyle onlara oraya gelirsem o tamburu tiz nevâsına kadar götlerine sokarım.

Tiz neva: gövdeye en yakın, son, perde.

1 comment:

Goddess Artemis said...

Mevlevî dedesi muhteşem bir insanmış :o)