Thursday, April 24, 2008

Aşk

Aşk; damarlardan akan kandır. Zaman olur beyne gider, zaman olur penise!

Tesbih

33'lük oldu mu çabuk bitiyor; 99 oldu mu sıkıyor.
Bunun 66'lığını çıkartsanız ya!

Tespit

Tespit mi istiyorsunuz?
Alın size tespit.

Bu ülkede hala Süleyman Demirel denilen kendisi orospu, yalakaları yavşak bir adamı seven; kalkıp "Türk siyasetinin önemli bir ismi" diye konuşan (bkz. Göt kafalı E. Özkök) ve hatta her dediğini yazan yazarlar var.
Ulan ben de hal kalmadı ebenizle münasebetten sizde ne göt varmış ona buna sürtecek!

Aptal

İnsanlar aptal.
O aptal, bu aptal... Hele hele şu ölesiye aptal.
Bu kadar aptal arasında en iyisi daha da aptal olmak. Yoksa nasıl(!) farkedecekler beni?

Sazan: Daha akıllı olursan hem bla bla bla...

Sunday, April 13, 2008

Güçlü Kadınları Sevmiyorum!

Güçlü olunca ne olunur bilemem.
Benim sevmediklerim "güçlü" olarak anladıklarım. Gücünü neresinden aldığını bilmiyorum o kadınların ama sevmiyorum işte.
Seviştikten sonra çıkıp gidebilen kadınları sevmiyorum. Ama ben istemediğim zaman kalan kadınları da sevmiyorum. Ben kendimin bu iki uç noktasını da sevmiyorum. Hani şırödinger'in kedisi kadar bulanıktı mantık; 1970'erin başından kalma ve şu anda elektronik için bile ötesi çıkmış teorilerin peşinden gitmediğim için utanıyorum belki de kendimden.
Ne yazdığımı, nerede yazdığımı bilmemek gibi bir şey:

>> Bugün salı. 200mg'a çıkartmalıyım dozu!

Nereden çıktı bütün bunlar? Adem ile Havva'nın mı eseriyiz?
sen de mi onun eserisin. ya ben? ben de mi? yani şimdi sen, ben; biz... Kardeşlerimi mi yani?

>> Bugün salı. 200mg işe yaramıyor!

Sikmek! Bu kelimedeki o baskın, faşist tutumu hissediyor musunuz? Sikmek için sikilecek birisinin olması ihtiyacındaki zayıflığı peki? Faşizm kurbanlarının acısıyla güçleniyor; inlemeleri ile, çığlıkları ile. Sevgi sözcüklerinin yerine alan düzüşme çığlıkları... Bunları duymayı istemek, duydukça keyif almak! Bu kara kutu öyle bir şey ki nasıl sevişirsek daha iyi olacağının bile dersini vermeye kalkıyor bize. Halk türküleri samanlıkta Halime'yi diye gitmez mi? Sonra da saf ve temiz anadolu insanı dersin. Yok kardeşim; saf ve temiz anadolu kaplanı var sadece.

>> Bugün salı. 200mg'ın işe yaramadığını o da gördü!

Sevgi ile yaklaşmanın karşılığı hormonal bir birliktelik. Transfer ihtiyacı var işte. Sinirlerimizden, gerginlikletimizden kurtulma ihtiyacı. Seviştikten sonra kurala bağlı "sevgi" sözcükleri...
Sevişmekten korkmayın gençler. Hayalarınız patlayana kadar sevişin! Bu bir abi tavsiyesidir. Nasıl olsa cehennemde işe yaramayacak o hayalar! Hayâsızlar?!

>> Bugün çarşamba. Günler ne de çabuk geçiyor!

Başarı; kendiliğinden gelmeyen ödül; sevmeden solmayan çiçek... Farkındalık seninkisi arkadaşım, farkını fark etmekten öte bir şey de değil. Beni anlayabileceğini sanmak kadar farkında olamamak değil neyse ki!

>> Günlerin geçtiğini, her yeni günün eskisi ile aynı isme sahip olabilme ihtimalinden anladım!

Bilmiyorum...

Wednesday, April 9, 2008

Özledim

Şöyle, birine aşık olsam. Acı çeksem; süründürse,
"Ahh, ölüyorum mariyaaa" diye haykırsam aşkımı,
Arasam en yakın arakadaşlarımı; "Yeter be kardeşim, kız sevmiyor işte seni; bırak artık abi... Beynimi şeeetin" diyene kadar konuşsam,
Saçma sapan şiirler yazsam baş harflerinden isminin çıkartılacağı (kalkıp birisi -o tarz şiire şu denir- diyecekse balık haline gitsin)
Yalnız kaldığımda üzülmek için açsam fikret kızılok'u "yeteeeer ki, sen sev beniii" diye bağırsam,
Arkadaşlarla oturmaktan keyif almasam,
Onun yüzünü gördüğümde, aynı yerde bulunduğumuzda dahi, sanki sünnet olacak bir çocuk gibi gururlu ama ürkek olsam,
Uykuya dalarken aklımda o olsa, "acaba beni neden kabul etmiyor" desem,
Yanında şekli bana benzemeyen bir çocuk görünce "şu zibidide ne buluyor ki!" diye söylensem, Hatta elini tutan olunca gecelerim kapkara olsa,
Elini omzuma atıp "geçer abi, şimdi ne desek boş; aşık olmak zordur. Lan keşke ben de senin gibi aşık olsam" diyen arkadaşlarla dolsa etrafım; acıya imrenen ben gibi salaklarla,
Annem sorsa arada "oğlum hayırdır, senin bir şeye canın mı sıkkın?" diye,
Dalgın olsam da eş-dost "Aşık mısın oğlum ne bu hal?" deyip keh keh gülseler,
Varsa abim, yoksa ablam yanıma yanaşıp "anlat bakalım" dese; dinleyip beş para etmez öğütler verseler ama yine de ben hepsine anlayışla yaklaşıp kendi bildiğimi okusam,
Sonra dayanamasam, karar versem; "bugün kouşacağım" diyerek yola çıksam,
Kıyafetlerin en güzelini, en nadide parfümlerle bezeyip bedenime sıvasam,
Arkadaşlarının yanında görsem uzaktan; kalbim atmaya başlasa,
Gittikçe yaklaşsam ve zaten bunun farkında olan en yakın arkadaşı beni gösterse,
Kızın yüzü biraz asık, istemeye istemeye selam verse,
Ben de ufak bir selam ile "biraz konuşabilir miyiz?" desem,
Beraber 10 adım uzaklaşsak, artık kalbim ağzımda konuşmaya başlasam: "Seni şöyle seviyorum, kalbim böyle atıyor, uykularım kaçtı..." diye,
Kız da öylesine dinlese ve en ucuzundan "Ben seni....." diye bir cevapla evime postalasa beni!

Ya da?
"Ben seni arkadaş olarak görüyorum" dediği zaman sevdiğim bir dostumun dediği gibi "benim yeterince arkadaşım var, sağol" diyerek karşı atak yapsam; aklım sıra gurur etsem!

Ya da?
Bu sefer de?
"Ben de seni seviyorum be genç! Ne diye bu kadar geciktin!"dese...
Gülen Gözler filmindeki gibi herkes neşe içerisinde birbirine baksa ama ekranda "SON" değil "DEVAM" yazısı çıksa!

Eleştiri gelmeden...

- Lan bu herackles de kim? Doğru düzgün yazı yzmasını bile bilmiyor, bir de geçmiş ona buna sövüyor. Sen önce doğru düzgün cümle kur

Cevap: Ben senin sülaleni TDK imla klavuzundan geçirip adam yaparım!

Çözümlemeler -1- İYİ olmak?

Nedir kardeşim iyi olmak?
Nedir iyi?
Allah mıdır? Peygamber midir? Elma mıdır? Kuş mudur? Vajina mıdır? Kısa saç mıdır? Karpuz mudur? Solucan mıdır? Atar damar mıdır?

Kimdir peki iyi insan?

Ben bunun cevabını bulamadım. Çünkü elimdeki cevaplar sağlamaya vurunca çöküyor.

Örnek olay 1:

-- Lan bu Ahmet var ya, büyük puşt! Kaç tane sevgilisi var, helal olsun çocuğa. Hatta it geçen sene arkadaşının asıldığı kıza bile sarkmış lan! Aslında öyle yakışıklı da değil ama şeytan tüyü var lan! Kime baksa geliyor. Aslında özünde iyi çocuktur ha!

Çözümleme: Sadık olmayan, sevgi sözü verdiği insanlara yalan söyleyen, cinsel merkezli amaçları için birkaç kişiyi haksız yere aynı potada eriten; bu kadar ilişki yaşamasına rağmen arkadaşlarının bile kız arkadaşlarına dolayısıyla herkesin yanındaki kadına benzer gözlerle bakabilen birisinin özünde iyi olması ne demektir? Yani bu adamı erkeklere dolu bir adaya koysak; o zaman temiz mi olacak?


Örnek olay 2:

-- Bu hoca çok sağlam birisi. Harika ders anlatır. Pek yayını yok ama işinde iyi. Zaten kim yayın yapıyor ki şu vakitte. Herkes bankamatik memur olmuş abicim. Aslında askerden yırtmak için bir yüksek lisansa kapağı atacaksın; sonra ver elini yurt dışı. Bir daha gelmem kardeşim buralara.
----> Aysun kayacı tam ...rspu abi. Yok çobanın oyuyla onu oyu bir miymiş? Şerefsiz! Memleket düşmanı bunlar.

Çözümleme: İnsanların en büyük zayıflıklarından birisi de kendilerini daima olayların dışında tutatarak analize başlamalarıdır. Sanki bu olayların olmasının bir sebebi de kendileri değildir.
İyi bir akademisyen bilim adına yayın yapmazsa öğretmenden farkı kalır mı? Öyleyse ilk ve orta öğretimin üniversiteden farkı kalır mı?
İlk fırsatta yurt dışına "kapağı atmayı" düşünen birisi ülkesine gönül bağıyla bağlı olabilir mi?


yoruldum...

Aysuuun! Ne dedin kız sen?

Aysun Kayacı birilerine kaydırdı diye millet küplere binmiş. İyi de kardeşim kız memesini açtıkta, bacağını açtıkça bakıp zevk alan; daha da bir keyfe gelip reytingleri azdıran ve bu sayede onun daha çok para kazanmasını sağlayan siz değil misiniz? Onun TV'lere çıkmasının da sebebi siz değil misiniz?
Bakınız, ben burada edebimle oraya buraya sövüyorum da kimse "gel herackles, ne seksi sövüyorsun; seni de çıkartalım" diyor mu?

Hem bakın, hem de "ulan ..rspu, sen kimsin ki konuşuyorsun" deyin. Esas "..rspu" senin ta kendindir ulan!

Bu arada Aysel Gürel ile reklamını da yeni gördüm. Ne reklammış be yahu!

Monday, April 7, 2008

Bin Kere Duyuduğum(uz) Bir Söz

"Kesinlikle etkilemiyor. Çünkü biz günlük kararlar verip kısa vadeli düşünen bir yatırımcı değiliz. Al Shaya Türkiye'ye uzun vadeli yatırım yapmaya geldi. Hatta onların yatırım yapmaya karar verdiği zaman sene 2002 idi ve Türkiye daha 2001 yılındaki krizden yeni çıkmaya çalışıyordu. Nereye gidileceği belli olmayan belirsiz bir yıldı. Ama Al Shaya Türkiye'ye çok inandığı ve güvendiği için bu yatırımı yaptı. 2008'de bir türbülans olabilir fakat çok büyük bir hareket beklemiyoruz. Ne olursa olsun grup Türkiye'ye uzun vadeli yatırım için geldi ve bu ülkeye çok güveniyor." (Can İkinci, Türkiye'deki Starbucks'ların başındaki isim - Hürriyet'teki röportajı)

Lafım Can Bey'e değil. Aferin! Çalışmış çabalamış, şimdi de paranın anasını satıyor.
Benim lafım bu zihniyeti bir bokmuş gibi ortaya koyanlar!

Şimdi bu koyu renkle boyadığım yerin tercümesini yapalım:
- Bu Türkiye'de kriz falan olur ama pazar sağlam. Bir koyar 5 alırız vallahi. Zaten vergiymiş, kaçak çalışmaymış... hepsi bu ülkede rahat. Zaten her gelen hükümetin de milli politika güttüğü yok. E bizim neyimiz eksik yahu! Girelim de kaymağından biz de yiyelim bu ülkenin!

Saturday, April 5, 2008

Fethullah Gülen'in Gençliği

Hay ben bu çocuğu buraya oturtanın da, dinleyip ağlayanın da!...

Wednesday, April 2, 2008

Bu Dünya Orospu Çocuğu: Neden? -3-

BEKLEVİÇ, DOĞRULADI /_np/9659/5299659.jpg

GTP Genel Başkanı Tuna Bekleviç, konuya ilişkin DHA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Başbakan Erdoğan’la Edirne’de buluştuğunu /_np/9659/5299659.jpgve sonra da İstanbul’a birlikte gittiklerini doğruladı. AKP’nin kapatılması halinde GTP’nin yedek parti olarak bekletilip betletilmeyeceği konusunda yorum yapmak istemeyen Bekleviç, "Ülkede son siyasi gelişmeleri değerlendirdik. Partiyi kapatıp, AKP’ye katılmamız söz konusuydu. Ama bundan vazgeçtik" demekle yetindi.